Ana içeriğe atla

Yerellik ve Müzik
Vural yıldırım-müzikbilimci


Sanat her zaman yeni bir başlangıçtır. Hangi sanat dalı olursa olsun, eserlerin zamanı yoktur. Onlar geçmişten bu günden ve gelecekten izler taşırlar. Müzik bu alanda belki de en şanslı olanıdır. Gerçi müziğin kayıt altında olmaması, onu uzay boşluğunda “yok olmaya mahkûm eder” gibi düşünülmesine yol açsa da, sesler her daim varlığını sürdürür.

Resimler tual üzerinden bizlere seslenirken, sanki alay eder gibidirler. Renk ve biçimler bize dayatılan kompozisyonlardır. Zamanın tanıklığına renklerin armonisi kanalı ile şahit oluruz.
Ressamın tual üzerine hapsettiği dünya tasarımı, bizlere sadece ironik göndermelerde bulunur.

Müziğin doğasında ise durum daha karmaşık ve bir o kadar da naiftir. Müzik bizlerle sadece sesler kanalı ile iletişim kurmaz. Aynı zamanda irrasyonel dünyamızda da imgeler yaratmamıza yardımcı olur. Böylece müzikal kompozisyonlar, ikinci bir boyutta kafamızda yeniden şekillenir.

Sanatın işlevselliğine inanan biri olarak yaşamın her alanında olması gerektiği kanısındayım.
Sanat yaşamımıza ne kadar nüfus ederse, insanlar arası iletişimin boyutları da bir o kadar çoğalır. Bu konuda en büyük sorumluluk yerel yönetimlere düşüyor. Artık sanat alanındaki etkinlikleri sadece devletten beklemenin doğru olmadığını biliyoruz. Yerel yönetimler ve STK’lar ne kadar aktif olurlarsa, müzik, resim, tiyatro, sinema vd. alanlar daha üretken ve dinamik olacaktır.
Müzik konusunda özellikle Küçükçekmece Belediyesi ciddi atılımlar yaparak dinleyiciyi memnun etme çabasında. Gerçi sanatın tüm dallarında etkinlikleri olmasına rağmen kendi alanım olma nedeni ile bu konuda daha hassasım. Müzik etkinliklerini icra ve eğitim olarak iki yönlü sürdüren Küçükçekmece Belediyesi, geleceğin müzisyenlerini ve müzik dinleyicilerini hazırlama açısından da önemli çalışmalara imza atıyor. Küçükçekmece Müzik Akademisi bu alanda atılan en önemli adımlardan sadece bir tanesi. İTÜTMDK işbirliği ile başlatılan proje, müzik alanında yetenekli gençlerin kendi kabuklarından kurtularak, sahnelere yönelmeleri konusunda teşvik edici olması bizleri sevindiriyor.

Küçükçekmece Belediyesi Oda Orkestrası ise başlıbaşına ulusal düzeyde müzik kültürü açısından önemli bir adım. Orkestranın en önemli misyonu, Türkiye müzik kültürünün gelişiminde kaynak olan türlerin harmanlandığı repertuar ile dinleyici karşısına çıkmak. Sanat özellikle müzik toplumsal dinamiklerin yoğunluğu arasında filizleniyor. Dünyanın durumuna baktığımızda, “müzik neden bu kadar önemli ve gerekli?” sorusu biraz daha anlam kazanıyor.

Belediyelerin müzik eğitimine yönelmeleri, toplumsal alandaki yaşam düzeylerinin gelişimine katkı sağlarken, aynı zamanda zihinsel olarak da ihtiyaç duyulan bireylerin hazırlanmasında katalizör işlevini sağlıyor. Müzik dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de temel ihtiyaçlar arasında algılanıyor. Sabah başlayan etkinliklerimizin her anında neredeyse müzik bizimle birlikte varlığını sürdürüyor. Kitap okurken, film içinde, yemek yerken, alışverişlerde vd. tüm alanlarda müziğin bizi gölge gibi takip ettiğini görüyoruz. Yoğunluğunu bu kadar hissettiğimiz müzik acaba bizim için “nesne mi yoksa öznemi?” sorunsalı hala tartışılan bir konu. Bu sorunun yanıtını vermektense okura bırakmak ve biraz da dinlemek yerine düşünmek…




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

 YAZMA SANATI EDEBİYATIN ÖTESİNDE BİR EYLEMDİR. Yazma sanatı ki biz ona genelde edebiyat diyoruz, daima müziğin gölgesinde varlık göstermiştir. Bu tezimize edebiyat alanında çalışanlar karşı çıkacaklardır. O zaman operayı, müzikalleri ve sadece Proust’u hatırlatmak yeterli olacaktır. Aynı zamanda müziğin edebiyat gibi kurmaca bir sanat alanı olduğunu savunanların karşısındayım. Edebiyat müziğe göre daha sınırlı metaforlar içinde hareket etmesine rağmen, müziğin sınırsız malzeme kaynağı besteciye özgürlük alanı sağlar. Müzik doğanın insana özgür hissettirebileceği belki de tek alandır. André Gide çalışması olan Chopin Üzerine Notlar adlı çalışma müzisyenlerin mutlaka okuması gereken kitaplar arasındadır. Kelimeler zihnimizi sınırlarken, ses ve sessizlik yapıt çerçevesinin sınırlarını kaldırır. Bu nedenle edebiyat literatürü müziğin engin denizlerine yelken açan yazarlarla doludur. Antik Yunandan zamanımıza uzanan edebiyat müzik birlikteliğinin zamanla ayrıştığı ve kendi çerçevelerin...
        Müzik ve Edebiyat İlişkisi Müziğin edebiyat ile ilişkisini irdelemeden önce, aslında sanatın kendi içinde ciddi olarak yapısal bir bağlantı ağı olduğunu söylemeliyiz. Her sanat alanı kendini bir başka sanat alanı ile besler. Sanatın kendi içindeki ilişkisini hiyerarşik olarak da ayırmak mümkündür. Gerçi bu ilişkinin hiyerarşisi nereden baktığınıza göre değişir. Arthur Schopenhauer müziği sanat hiyerarşisinde en üste koyar. Ona göre müzik ontolojik olarak katarsis görevi üstlenmiştir. Schopenhauer’e göre müzik önem ve değer açısından diğer sanat dallarını aşar. Çünkü müziğin yapısal özelliği, metafizik bir karakter taşır. Bir filozof olarak Schopenhauer müziğe diğer sanat dallarından daha fazla önem verir. Kendisi de her fırsatta flüt çalarak ruhunu dinlendirme egzersizleri yapar. Sanat dalları ilişkilerinde, resim-müzik, sinema-resim, edebiyat-tarih ve benzeri bağlantılar yapmak pekâlâ mümkündür. Müziğin her alanla çok rahat olarak bağlantılı olduğunu söyleye...
SANATTA YENİ BOYUTLARA DOĞRU Vural Yıldırım-Müzik Bilimci Batı merkezli düşüncenin değişik kodlama biçimleri vardır. Örneğin; mistik kavramını doğu için kullanır. Kendisinin daha rasyonel olduğunu belirtmenin en kolay yolu budur. Doğu her  yönüyle mistisizmi içinde barındırır. Batının rasyonalitesini almamış ve/veya reddetmiştir. İlahi dinlerin yanında zaman zaman doğu inaç sistemleri kamusal alanda gündeme gelir. Amerikalı film yıldızlarının Dalai Lama’nın etrafında toplanmalarını buna örnek olarak verebiliriz. Doğu belki de anlaşılması imkansız rasyonel yaşama aykırı, coğrafi-kültürel alan. Bu nedenle batının doğu tanımlaması içinde, biraz da etnosantrizm vardır. “Her yönüyle gelişmemiş bir medeniyet dünyası”. Bizler doğu mu? Yoksa batı mıyız? Bu sorun hala güncelliğini koruyarak tartışılmaya devam ediyor. Bize göre doğu neresi? Batı neresi? Bizim duruşumuz nerede başlıyor? Nerede bitiyor? Bu sorulara yanıt aramanın ötesinde ne olmak istediğimiz önemli. Bizler doğ...