MÜZİKOLOJİ SORUNLARI
Müzikoloji denince anlaşılması gerekenin ne olduğu, geçmiş ile değerlendirilmelidir. Geçmiş, aynı zamanda objektif bir tarih demektir. Müzikoloji tarihini kavramak, günümüzde onun ne olduğu ve olmadığı konusundaki sorulara en iyi yanıttır.
Müzikoloji, müzik bilimleri, müzikbilim,etnomüzikoloj, vb isimler aslında müziğin "oloji" alanında tanımlanması,anlamlandırılması gibi çalışmalara göndermelerde bulunur.
Müzik hakkındaki çalışmalar insanın müzik ile tanışmasıyla beraber başlamıştır diyebiliriz. Bir başka değişle müzikoloji kadim zamanlardan beri varolan olguyu araştırma alanı olarak belirler.
Müzikoloji çalışmaları farklı boyutlarda kendini göstermektedir. gelişen sosyalbilim disiplinleri ile de paralellik gösterir ve sosyoloji, felsefe vb alanlardan da yararlanır.
Müzikoloji alanında çalışmak, eğitim almak gibi ürkütücü karar aslında ciddi olarak bir risktir. Bunun temel nedeni günümüze kadar varolan çalışmaların devasa boyutlarda olması ve müzik-kültür alanını iyi kavrama konusundaki kısırlığımızdır.
Yukarıdaki nedenlerden ötürü müzikbilim alanında eğitim almak ve/veya vermek önemli bir sorumluluk ister. Hal böyle iken müzikoloji bölümlerine baktığımızda durumun içler acısı olduğunu görürüz. Ders programları ve içeriklerinin tutarsızlığı, yeterli donanımlı akademisyenin olmaması ve bu alandaki yayın sıkıntısı, müzikoloji eğitiminin ne kadar sorunlu olduğunun göstergesidir.
24 Aralık 2014 Çarşamba
6 Aralık 2014 Cumartesi
İstanbul’da Plastik Sanatlar ve
Müzik
Plastik
sanatlarda, özellikle resim alanından dostlarımızla zaman zaman bir araya
gelerek sanat üzerine konuşuyoruz. Başlangıçta ressam ve müzisyenler arasında
nasıl bir diyalog olacağına kuşku ile bakılmıştı. Bunu ben de çok doğal
karşılıyorum. Resim ve müzik; 18. yüzyıla kadar tamamen birbirlerinden
bağımsız, aralarında herhangi bir ilişki olmayan iki sanat dalı. Oysa şimdi
görüyoruz ki, özellikle son yüz yıldır, resim ve müzik arasında her şeyden önce
“dil” bağı kurulmuş. Bu bağ iki alanı birbirine eklemleyerek neredeyse yeni bir
sanat alanı üretecek. Ressam ve müzisyenin konuşmalarındaki terminolojinin
benzeşikliği, kimin hangi alandan olduğunu ayırt etmemizin zorluğu ile daha
kolay anlaşılmaktadır.
Resmin
dili müziğin dili ile, müziğin dili resmin dili ile ifade edilebiliyor.
Örneğin, “senfoni” kavramı resimde, “renk” kavramı müzikte çok rahat kullanılmakta.
Vural YILDIRIM
MÜZİK BİLİMLERİ KAYNAK YAYINLARI
Popüler Müziği Anlamak
Yazan: Ayhan Erol
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27
Popüler
müziği kültürel kimlik bağlamında anlamaya çalışmak, popüler müziğin kültürel
kimliğe, kültürel kimliğin de popüler müziğe ne verdiğini ve birbirlerini
"nasıl" güçlendirdiğini sormak demektir. Kültürel kimlik, 'ölçeği ve
niteliği ne olursa olsun toplulukları birbirinden ayıran öğelerin bileşimi'dir.
Bu aynı zamanda "kültürel farklılık" temeline göre biraraya gelmiş
grupların, ayırdedilme, karşı olma ya da kendisi olma arzusu ile geliştirdiği
bir aidiyet bilincidir.
Bu
çalışma popüler müzikte anlamı, kollektivitenin sınırları içinde üretilen bir
ürün olarak ele alır. Bu yaklaşımla kültürel kimliği oluşturan, pekiştiren,
dönüştüren birikimi "anlamaya" yardımcı olacak kavramsal çözümlemeler
yapar ve bunların etkin kullanıldığı bir kuramsal çerçeve önerir. Kitabın son
bölümünde bu çerçeve Türkiye'deki popüler müzik bağlamında ele alınır. Böylece
resmi politik söylemde törpülenen, yasaklanan; seçkinci ya da gelenekçi
söylemde sövülen ve kolayca ideal tartışmasına çekilen arabesk, farklı kültürel
kimliklere sahip insanların 'birlik' olmadan 'beraberlik'lerine, dolayısıyla da
benzer popüler deneyimlerine karşılık verecek esneklikte sahip çıkan bir
popüler müzik olarak kabul edilir.
Müzik Üzerine Düşünmek
Ayhan Erol
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27
Müzikoloji, etnomüzikoloji, kültürel çalışmalar ve
popüler müzik incelemelerinin ilgi alanına giren daha çok da bu disipliner
eğilimleri çaprazlama kesen sorunlar, burada yer alan yazıların ana odağını
oluşturuyor. Başka bir deyişle bu kitapta yer alan çalışmaların tümü, söz
konusu alanların "bağlamsal bütünleşmesinin" hatırı sayılır etkisiyle
evrilen interdisipliner bir çalışma tarzının sonuçlarını yansıtıyor. Amaç; kimi
zaman kabaca ve aşırı basitleştirilerek dile getirilen bir genelleme ile
"kültür-sanat" konusu olarak görülen kimi zaman da "bir bütün
olarak dünya" perspektiflerinin araştırma alanına sıkışan müzik incelemesine
gereken ilgiyi vermek. Böylece müziği profesyonel bir tercih olarak belirlemiş
eğitimci, müzisyen, besteci, şarkıcı vb. ile bu alanlarda öğrenim gören
öğrencilerin doğrudan yararlanacağı bir kaynak sunmak. Ancak hemen söylemek
gerekir ki kitapta yer alan yazılar farklı müzik türlerine ilgi gösteren
müzikseverlerin bu ilgilerini bir yandan besleyen diğer yandan da
"öteki" müziklere karşı yargılarını yeniden gözden geçirmeye
sevkedecek türden. Dolayısıyla buradaki temel amaçlardan biri de; okuyucuların
kendi müzik kavrayışlarını gözden geçirmelerini sağlamak ve kitap içinde yer
alan benim yaklaşımlarım da dahil olmak üzere, başkalarının müzik kavrayışlarını
kabul ya da reddetmek yerine, kendi söylemlerini hareket noktası yaparak
'refleksif' bir tutum geliştirmelerine 'aracı' olmaktır.
Müzik Öğretimi Teknolojisi ve Materyal Geliştirme
Yazan: Edip Günay, Mehmet Ali Özdemir
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27
'Kitap; Eğitim
Fakülteleri İlköğretim Sınıf Öğretmenliği Bölümü, Müzik Eğitimi Anabilim Dalı
Öğrencileri ile bu alanlarda eğitimciler için düşünülmüştür.
Ayrıca; çalgı dersi veren, müzik kuramları anlatan, korolar yöneten müzisyenler için de yararlı olabilecek niteliktedir.
Eğitim; insanın dış çevre yardımı ile asıl belirleyicileri olan iç dinamikleriyle kendince oluşturduğu, gözlenebilen ve gözlenemeyen (içsel) davranış örgüleridir. Bu davranış örgülerinin içerikleri ise, insanı insan yapan değerlerdir. Öğretim teknolojisi ve öğretim materyalleri bireye iyi insan-iyi vatandaş değerlerinin öğretilmesi, içselleştirilmesi ve olabildiğince gözlenebilir davranışlara dönüştürülmesinde yardımcı olabiliyorsa değer kazanabilir. Öğretim süreçlerinin ve bilgi destekli deneyimlerinin, materyaller aracılığı ile yaratıcılığa ve üretime dönük olarak sürdürülmesi insanı biçimlendirir. Müzik sanatı, öğretim teknolojileri, işe koşulan materyaller... hepsi insanı oluşturabilmek için araç konumundadırlar.Sonuçta bizler, 'insan' yetiştirmiş olmayı umabilmeliyiz.'
Ayrıca; çalgı dersi veren, müzik kuramları anlatan, korolar yöneten müzisyenler için de yararlı olabilecek niteliktedir.
Eğitim; insanın dış çevre yardımı ile asıl belirleyicileri olan iç dinamikleriyle kendince oluşturduğu, gözlenebilen ve gözlenemeyen (içsel) davranış örgüleridir. Bu davranış örgülerinin içerikleri ise, insanı insan yapan değerlerdir. Öğretim teknolojisi ve öğretim materyalleri bireye iyi insan-iyi vatandaş değerlerinin öğretilmesi, içselleştirilmesi ve olabildiğince gözlenebilir davranışlara dönüştürülmesinde yardımcı olabiliyorsa değer kazanabilir. Öğretim süreçlerinin ve bilgi destekli deneyimlerinin, materyaller aracılığı ile yaratıcılığa ve üretime dönük olarak sürdürülmesi insanı biçimlendirir. Müzik sanatı, öğretim teknolojileri, işe koşulan materyaller... hepsi insanı oluşturabilmek için araç konumundadırlar.Sonuçta bizler, 'insan' yetiştirmiş olmayı umabilmeliyiz.'
Edip Günap
Müzik Sosyolojisi
Edip Günay
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27
"Müzik
Sosyolojisi; doğayı göz ardı etmeksizin insan kültürü içinde bireylerin, sosyal
grupların ve kuruluşların etkileşimlerinden oluşan gerçekleri müzikle ilişkili
olarak araştıran denemelerden edinilmiş kuramsal bilgiler ile bu deneyimlerden
yararlanılarak sistematikleştirilmiş bilgilerden oluşan bir çalışma alanıdır.
Diğer bilim ve sanat alanlarında olduğu gibi, sosyoloji ve müzik sosyolojisi de
kültürün diğer kurumları ile etkileşimdedir. Bu nedenle kitapta ilişkilerin
incelendiği bir bölüm bulunmaktadır. Genel yaklaşım ise, "Kültürel Müzik
Sosyolojisi" anlayışına uygun olarak nitelendirilebilir. Bu yapı ve içerik
nedeniyle kitap aynı zamanda bir ‘Müzik Kültürü’ kaynakçısı olarak
düşünülebilir."
Edip Günay
Edip Günay
Kültürel Müzikoloji
Yazan: Ayten Kaplan
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27
Müzik nedir? Farklı
müziklerin ortak noktası nedir? Müziğin herkesin anladığı ortak bir dil
olduğunda direten insanlar yanılıyorlar mı?
Bir insan olarak besteci, toplum içinde yaşar. Geleneği, kültürel değerleri; tüm kişisel ve toplumsal yaşantısını yaptığı müzikle aktarır. Birey/besteci ile toplum arasında doğal bir etkileşim vardır. Bu etkileşim süreci yayından ticarete, siyasetten eğitime, zorla kültürlemeden kültürleşmeye, bozulma ve yabancılaşmadan kültürel şoka, etnik yapıdan ulusal yapıya dek uzanmaktadır. Gücünü toplumdan alan besteci, doğadaki sesleri kendi estetik anlayışına göre düzenleyerek, benimsediği değerleri dile getirir. Yapıtını örer ve icra yolu ile toplumun kültürel beklenti ve değerlendirmesine sunar. Müzik yapma ve dinlemede sağduyu, duygusal, bilişimsel ve davranışsal düzeyde sağlanabilmişse ve doğal etkileşim alanlarına göre yapılan değerlendirmeler olumlu ise müzik eseri ile toplum arasında bir iç denge sağlanmış demektir. Bu denge durumundaki müzikal görünüm, toplumun kültürel yapısını çözümlemede, yardımcı bir unsurdur. Ancak elde edilen bulgularla Müzik adına genellemeler yapılamaz. Sonuçlar yalnızca 'o' toplum için geçerlidir.
Bir insan olarak besteci, toplum içinde yaşar. Geleneği, kültürel değerleri; tüm kişisel ve toplumsal yaşantısını yaptığı müzikle aktarır. Birey/besteci ile toplum arasında doğal bir etkileşim vardır. Bu etkileşim süreci yayından ticarete, siyasetten eğitime, zorla kültürlemeden kültürleşmeye, bozulma ve yabancılaşmadan kültürel şoka, etnik yapıdan ulusal yapıya dek uzanmaktadır. Gücünü toplumdan alan besteci, doğadaki sesleri kendi estetik anlayışına göre düzenleyerek, benimsediği değerleri dile getirir. Yapıtını örer ve icra yolu ile toplumun kültürel beklenti ve değerlendirmesine sunar. Müzik yapma ve dinlemede sağduyu, duygusal, bilişimsel ve davranışsal düzeyde sağlanabilmişse ve doğal etkileşim alanlarına göre yapılan değerlendirmeler olumlu ise müzik eseri ile toplum arasında bir iç denge sağlanmış demektir. Bu denge durumundaki müzikal görünüm, toplumun kültürel yapısını çözümlemede, yardımcı bir unsurdur. Ancak elde edilen bulgularla Müzik adına genellemeler yapılamaz. Sonuçlar yalnızca 'o' toplum için geçerlidir.
Alevi Bektaşi Kültüründe Kırklar
Semahı : Müzikal Analiz Çalışması
Yazar Neşe Ayışıt Onatça
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27
"Bu kitap, günümüz etnomüzikolojisinin, müziği yalnızca derleyip,
notalamayı değil, dilini araştırarak kültürleri anlamayı, kültürel değerleri
nasıl yansıttığını bulmayı ve müziği kendi kültürel bağlamına yerleştirmeyi
hedeflediği göz önüne alınarak hazırlanmıştır. Alevi-Bektaşi inancının müziğe
yansıması ve her bölgeden örneklenen Kırklar Semahı'nın müzikal yapı
özelliklerinin incelenmesini içeren kitapta, arşiv malzemelerini sunmaktan
ziyade, Alevi-Bektaşilerin dinsel inançları doğrultusunda gerçekleştirdiği
söz-müzik-dans üçlüsünden oluşan Kırklar Semahı'nın inançsal ve yerel müzik
karakteristiğinin tespit edilmesi amaçlanmış, çeşitli öğeleri incelenmiş
icrasındaki kendine özgü yerel karakteristiği sorgulanmıştır."
Neşe Ayışıt Onatça
Mısır’ın Sesi (Ümmü
Gülsüm, Arap Şarkısı ve Yirminci Yüzyılda Mısır Toplumu)
Virginia Danielson
Bağlam Yayınları:
0212 243 17 27
"Virginia
Danielson, yirminci yüzyıl Mısır´ının tarihini Ümmü Gülsüm´ün biyografisi ve
müziğinin analizi ile sanatsal himaye, repertuar geliştirme ve kitle iletişim
işleri ile ustaca birleştirerek yeni bir tür yaratmış: müziksel bir biyografi;
aynı zamanda da belirli bir dönemin ve bölgenin ifadesel kültürünün sosyal
tarihi. Ümmü Gülsüm´ün benzersiz müziğini, otantikliğin yerel değerlerine olan
mahcup yönelişini, sosyal ve ticari faaliyetlerdeki baskın ve eş güdümlü
yönetimini ve sanatçının o günün gerilimli politik ortamında tam olarak nerede
durduğunu inceleyen Danielson, yetenekli ve azimli bir şarkıcının kendisini bir
toplumun ve bir ülkenin sesi hâline getirmesindeki sırrı gün ışığına
çıkarıyor."
Lila Ebu Lughod
Lila Ebu Lughod
Yalan - Sanat Konuşmaları
Yazan: Ahmet Adnan SAYGUN
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27
Ahmed Adnan Saygun’un pek bilinmeyen Yalan-Sanat Konuşmaları kitabı adlı
64 yıl sonra yeniden yayınlandı…
Ahmed Adnan Saygun’un 1943 yılında Ulus Gazetesinde yazdığı yazılardan derleyerek ilk defa 1945 yılında yayınladığı ve çoksesli müzikte ulusalcılıkla ilgili söylemlerini “Ben temsillerle söz söyleyeceğim” diyerek betimlediği bu kitabı, Müzikolog Seyit Yöre tarafından yayına hazırlanarak Bağlam Yayınları Müzik Bilimleri Dizisi içinde yeniden yayınlandı. Yalan-Sanat Konuşmaları, Bağlam Yayınları’ndan daha önce yayınlanan Biyografya 5-Ahmed Adnan Saygun adlı çalışmadan sonra Ahmed Adnan Saygun’la ilgili ikinci kitaptır. Yalan-Sanat Konuşmaları, Saygun’un görüşlerinin yanı sıra Seyit Yöre’nin çeşitli açıklamalarıyla da desteklenmiştir. Yalan-Sanat Konuşmaları, sadece müzik alanını değil, Ahmed Adnan Saygun’un işlediği konular itibariyle, Edebiyat, Felsefe, Tarih, Sanat Tarihi ve Sosyoloji gibi birçok alana da fikir verebilecektir.
Ahmed Adnan Saygun’un 1943 yılında Ulus Gazetesinde yazdığı yazılardan derleyerek ilk defa 1945 yılında yayınladığı ve çoksesli müzikte ulusalcılıkla ilgili söylemlerini “Ben temsillerle söz söyleyeceğim” diyerek betimlediği bu kitabı, Müzikolog Seyit Yöre tarafından yayına hazırlanarak Bağlam Yayınları Müzik Bilimleri Dizisi içinde yeniden yayınlandı. Yalan-Sanat Konuşmaları, Bağlam Yayınları’ndan daha önce yayınlanan Biyografya 5-Ahmed Adnan Saygun adlı çalışmadan sonra Ahmed Adnan Saygun’la ilgili ikinci kitaptır. Yalan-Sanat Konuşmaları, Saygun’un görüşlerinin yanı sıra Seyit Yöre’nin çeşitli açıklamalarıyla da desteklenmiştir. Yalan-Sanat Konuşmaları, sadece müzik alanını değil, Ahmed Adnan Saygun’un işlediği konular itibariyle, Edebiyat, Felsefe, Tarih, Sanat Tarihi ve Sosyoloji gibi birçok alana da fikir verebilecektir.
İstanbu
l’da Plastik Sanatlar ve
Müzik
Vural
YILDIRIM
Bilgi Tel : 0505 778 47 44
Plastik
sanatlarda, özellikle resim alanından dostlarımızla zaman zaman bir araya
gelerek sanat üzerine konuşuyoruz. Başlangıçta ressam ve müzisyenler arasında
nasıl bir diyalog olacağına kuşku ile bakılmıştı. Bunu ben de çok doğal
karşılıyorum. Resim ve müzik; 18. yüzyıla kadar tamamen birbirlerinden
bağımsız, aralarında herhangi bir ilişki olmayan iki sanat dalı. Oysa şimdi
görüyoruz ki, özellikle son yüz yıldır, resim ve müzik arasında her şeyden önce
“dil” bağı kurulmuş. Bu bağ iki alanı birbirine eklemleyerek neredeyse yeni bir
sanat alanı üretecek. Ressam ve müzisyenin konuşmalarındaki terminolojinin
benzeşikliği, kimin hangi alandan olduğunu ayırt etmemizin zorluğu ile daha
kolay anlaşılmaktadır.
Resmin
dili müziğin dili ile, müziğin dili resmin dili ile ifade edilebiliyor.
Örneğin, “senfoni” kavramı resimde, “renk” kavramı müzikte çok rahat kullanılmakta.
Müzikli Yaşam Anılarım/Prof. Özer Sezgin
Haz: Vural Yıldırım-Mehmet Bilget
Pan Yayıncılık: 0212 261 80 72
0505 778 47 44
Bir müzik insanının çağ içindeki serüveni, edebiyat
tadında bizlere aktarma çalışması.
Çağın içinde yaşayarak ömrünü
sürdüren bir müzik insanı, Özer Sezgin. “Çağın içinde yaşamak nedir?” diye
soranlara verilecek en belirgin cevap, içinde bulunduğu zaman diliminde
insanlığa, kültüre ve sanata katkı sağlamak üzere zamanını vakfetmek olmalıdır.
Özer Sezgin yaşamının her anını müzik
ile dolu dolu geçiren ve bu alanda kendini sürekli geliştiren bir insan.
Kendisi ile yapmaya çalıştığımız söyleşi çalışması, kendi dönemine ışık
tutmanın ötesinde, müzik yaşantısı içinde olan her bireyi yakından ilgilendiren
bilgilerle doludur.
Bu çalışma aslında bir müzik insanın
bilgilerini ortaya koyarken, aynı zamanda günümüze değin devam eden ülkemiz müzik serüvenini de okura
samimi, içten ve tüm yalınlığı ile sunuyor.
Biz Özer Sezgin ile bu çalışmalar için
bir araya geldiğimiz anlarda, disiplini, eğitimciliği, yöneticiliği vb.
vasıfları tekrar tekrar sorgulayarak öğrendik. Teşekkürler Özer Sezgin hocam…
9 Kasım 2014 Pazar
TÜRKİYE’DE İLK MÜZİKOLOJİ BÖLÜMÜ KURUCUSU
PROF. DR. GÜLTEKİN ORANSAY’IN ÖLÜMÜNÜN
25. YILDÖNÜMÜNDE 1. MÜZİKOLOJİ BÖLÜMLERİ ÇALIŞTAYI
Program
Açılış
Konuşmaları/09.30-10.00
Prof. Songül Karahasanoğlu (İTÜ TMDK Müzikoloji Bölüm
Başkanı)
Prof. Adnan Koç (İTÜ TMDK Müdürü)
Prof. Dr. Ali Fuat Aydın (İTÜ Rektör Yardımcısı)
Prof. Dr. Gültekin
Oransay’ın Anısına Konuşmalar/ 10.00-10.45
Moderatör: Prof. Ruhi
Ayangil
Prof. Dr. Fırat Kutluk-Dr. Ayhan Sarı
Müzikoloji Bölüm
Tanıtımları/11.00-12.30
Moderatör: Doç. Dr. Gözde
Çolakoğlu Sarı
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik
Bilimleri Bölümü (Doç. Dr. İbrahim Yavuz Yükselsin)
İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölümü
(Prof. Songül Karahasanoğlu)
Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikoloji
Bölümü (Doç. Dr. Mehmet Yüksel)
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı
Müzikoloji Bölümü (Prof. Dr. Bülent Alaner)
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı
Müzikoloji Bölümü (Doç. Dr. Kıvılcım Yıldız Şenürkmez)
Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Duysal
(Ses) Sanatları Anabilim Dalı Müzikoloji Programı (Doç. Dr. Alper Maral)
Fatih Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzikoloji ve
Folklor Anabilim Dalı (Prof. Ruhi Ayangil)
İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezi (Prof. Şehvar
Beşiroğlu)
Müzikoloji Bölüm
Tanıtımları/ 14.00-15.15
Moderatör: Prof. Dr.
Bülent Alaner
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölümü
(Doç. Pınar Somankçı –Yrd.Doç. Dr. Hikmet Toker)
İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü
Müzikoloji Anabilim Dalı (Doç. Dr. Banu Mustan Dönmez)
Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik
Bilimleri Bölümü (Yrd. Doç. Dr. Özgür Sadık Karataş)
Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü
Müzikoloji Ana Sanat Dalı (Yrd. Doç. Dr. Neşe Grançer Okay-Öğr.Gör. Müge
Eraydın)
Karadeniz Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı
Müzikoloji Bölümü (Doç. Dr. Abdullah Akat)
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik
Bölümü Müzik Bilimleri Anabilim Dalı (Prof. Dr. Mustafa Hilmi Bulut)
Kırıkkale Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü
Müzik Bilimleri Anabilim Dalı (Yrd. Doç. Dr. Gökhan Yalçın)
Bölüm Başkanları ve
Farklı Kurumlardan Temsilciler ile Tartışma-Soru-Cevap/
15.30-18.00
Moderatör: Prof.
Songül Karahasanoğlu
Tüm Bölüm Temsilcileri
Üniversiteler Arası Kurul Müzikoloji Temsilcisi, (Prof. Dr.
Turan Sağer)
Akademi Dışından Kurumsal Temsilci, Kültür Bakanlığı (Dr.
Ayhan Sarı)
Akademi Dışından Kurumsal Temsilci, Bağlam Yayınları Müzik
Bilimleri Dizisi Editörü (Vural Yıldırım)
4 Kasım 2014 Salı
Cihat Aşkın’ın 35. Sanat Yılı
Cihat Aşkın, 26 Kasım 2014 Çarşamba günü, sahnedeki 35. yılını özel bir etkinlikle kutlayacak. 35 yıl önce keman çalmaya başlayan ve 3 aylık bir kemancı iken ilk defaNotre Dame de Sion Lisesi’nde sahneye çıkarak Bach’ın Allegro’sunu seslendiren Aşkın, 35 yıl sonra yine aynı sahnede olacak. Programa 35 yıl önce çaldığı Bach ile başlayacak olan sanatçı, bu resitalde keman edebiyatından en sevdiği eserleri seslendirecek. Piyanist Can Okan’ın eşlik edeceği Aşkın’ın bu özel konseri ile ilgili bilgiler önümüzdeki günlerde paylaşılacak.
Halife Abdülmecid Efendi’nin Bestesini Cihat Aşkın Seslendiriyor!
Cihat Aşkın, 8 Kasım 2014 Cumartesi günü Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’nda, ‘Boğaziçi Kıyılarında’ teması ile sunulacak olan, aralarında son Halife Abdülmecid Efendi’nin eserinin de seslendirileceği konserde yer alacak. Emre Aracı tarafından sunulacak olan bu orijinal projede Aşkın’a, piyanist Can Okan eşlik edecek.
* * *
Cihat Aşkın Kasım Ayını İstanbul Konserlerine Ayırdı
Atatürk’ü anma haftası çerçevesinde Aşkın, Atatürk’ten derlenen Selanik Türküsü’nü de seslendirecek.Aşkın, kasım ayında da oldukça yoğun bir konser programıyla izleyenlerinin karşısına çıkacak. 4 Kasım Salı günü piyanist Cana Gürmen ile ENKA’da bir resital verecek olan Aşkın, 9 Kasım Pazar günü de Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde Maltepelilerin karşısına çıkacak. Sanatçıya bu konserde Hakan Şensoy yönetimindekiFilarmoniya İstanbul eşlik edecek. Aşkın bu konseri 10 Kasım Atatürk’ü Anma etkinlikleri içerisinde gerçekleştirecek ve programda meşhur Selanik Türküsü de yer alacak.
Minyatürler İlk Kez CKM Sahnesinde!
Yılların klasiği haline gelen Cihat Aşkın ve Mehru Ensari’nin Minyatürler’i, 12 Kasım Çarşamba günü ilk defa İstanbul seyircisinin karşısına çıkıyor.
Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapılacak olan resitalden sonra sanatçılar ayrıca dinleyenleri için albümlerini de imzalayacaklar.
Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları - CAKA
Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları projesi kapsamında Cihat Aşkın, yurdun dört bir yanında onu bekleyen küçük arkadaşlarıyla birlikte olacak. Sanatçı 1 Kasım Cumartesi günü Afyon, 2 Kasım Pazar günü İzmir, 9 Kasım Pazar günü Beşiktaş, 15 Kasım Cumartesi günü Bursa, 16 Kasım Pazar günü Küçükçekmece, 29 Kasım Cumartesi günü Kayseri ve 30 Kasım Pazar günü Ankara CAKA şubelerini ziyaret ederek, küçük arkadaşlarıyla masterclass yapacak.
* * *
Cihat Aşkın Her Pazar TRT Radyo 3’te!
Cihat Aşkın, TRT Radyo 3’te her Pazar saat 14.00’te yayınlanan Minyatürler programında Kasım ayında da değişik konuları ele alıyor. 2 Kasım’da Saygun Yunus Emre Oratoryosu’nu Leopold Stokovski yönetimindeki tarihi icradan sunacak olan Aşkın, 9 Kasım’da 19. Yüzyıl piyanistlerinin Piyanola kayıtlarını, 16 Kasım’da Balarısı Ahmet’in Ağız Armonikası kayıtlarını sunacak. 23 Kasım’da Emre Aracı’nın Osmanlı Sarayından Avrupa Müziği projesini anlatacak olan Aşkın, 30 Kasım’da ise ülkemizin en eski orkestrası olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın tarihçesini ele alacak.
28 Eylül 2014 Pazar
İSTANBUL’UN ULUSLARARASI SANAT FUARI
Hafta sonu güzel bir sanat etkinliği ile yağmurlu İstanbul'u yaşadım. Uluslararası Sanat Fuarı...
Oldukça dikkat çekici ve önemli galerilerin katıldığı fuarda nitelikli eserleri görmek sanat adına sevindirici.
"Geçen yılın en önemli sanat olaylarından biri sayılan ArtInternational, 26-28 Eylül tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Bu yıl ikinci kez düzenlenen fuar, Amerika’dan Çin’e, Suudi Arabistan’dan Finlandiya’ya, 24 ülkeden 80 lider galeriyi İstanbul’da bir araya getirdi. Sanatseverleri güncel sanat dünyasının seçkin eserleriyle buluşup konuşma programından enstelasyonlara, performanslardan video sanatına, dolu dolu artistik programıyla da göz doldurdu. Türkiye’nin en prestijli uluslararası çağdaş sanat fuarı ArtInternational, yerli ve yabancı ziyaretçilere İstanbul’un canlı çağdaş sanat ortamının yanı sıra zengin kültürel mirasını keşfetme imkanı da sundu."
10 Eylül 2014 Çarşamba
SANATIN SINIFLARI BEYLİKDÜZÜ’NDE AÇILACAK
289
Beylikdüzü Belediyesi’nin bugüne kadar ilk kez düzenlediği Performans ve Etkinlik Sınıfları sayesinde sanatı ileri düzeyde öğrenmek ve icra etmek isteyenler, iki yıl sürecek uzun soluklu bir eğitim alacaklar. Oluşturulacak sınıflara ise öğrenciler akademik kurul önünde yapılacak sınav sonucu kazandıkları başarı durumuna göre alınacak. Beylikdüzü Kültür Merkezi’nde yapılacak seçmeler için kayıtlar 8 Eylül -19 Eylül tarihleri arasında devam edecek. Seçmeler ise BKM’de 20 Eylül Cumartesi günü Saat 10:00’da yapılacak.
Beylikdüzü Belediyesi Kültür Müdürlüğü, sanatın çeşitli dallarında eğitim almak ve özellikle üniversitede Güzel Sanatlar Fakültesi seçecek gençlere iyi bir zemin oluşturmak amacıyla Performans ve Etkinlik Sınıfları açıyor. Beylikdüzü Belediyesi’nde ilk kez açılacak bu sınıflarda Gitar, Piyano, Keman, Bağlama branşlarında; Orkestra, Çalgı Eğitimi, Müzik Tarihi, Solfej ve Koro dersleri verilecek.Eğitimler iki yıl boyunca sürecek.
Genel Yetenek Düzeyine Bakılacak
Oluşturulan söz konusu sınıflara ise öğrenciler akademik kurul tarafından yapılacak sınavlarda başarılı olmaları kaydıyla alınacak. Genel yetenek düzeyinin arandığı seçmelere başvuran öğrencilerin belirli bir ilgi ve beceri düzeylerinin olmasına dikkat edilecek. Seçmeler için kayıt tarihi 8-19 Eylül tarihlerinde hafta içi Saat 09:00-16:00 arasında gerçekleşecek.
Eğitim 2 Yıl Boyunca Sürecek
Performans ve Etkinlik Sınıfları için eğitim süresi 2 yıl boyunca sürecek ve hafta sonu olacak. Eğitimler üçer aylık kurlar halinde yapılacak ve her kur sonunda yeterlilik sınavı gerçekleştirilecek, sonrasında ise kayıt yenileme yapılacak.Başarılı olanlara kurs sonunda katılım belgesi verilecek. Detaylı bilgi almak isteyen vatandaşlar, 0212 872 28 00 NO’lu telefonu arayabilirler.
Genel Yetenek Düzeyine Bakılacak
Oluşturulan söz konusu sınıflara ise öğrenciler akademik kurul tarafından yapılacak sınavlarda başarılı olmaları kaydıyla alınacak. Genel yetenek düzeyinin arandığı seçmelere başvuran öğrencilerin belirli bir ilgi ve beceri düzeylerinin olmasına dikkat edilecek. Seçmeler için kayıt tarihi 8-19 Eylül tarihlerinde hafta içi Saat 09:00-16:00 arasında gerçekleşecek.
Eğitim 2 Yıl Boyunca Sürecek
Performans ve Etkinlik Sınıfları için eğitim süresi 2 yıl boyunca sürecek ve hafta sonu olacak. Eğitimler üçer aylık kurlar halinde yapılacak ve her kur sonunda yeterlilik sınavı gerçekleştirilecek, sonrasında ise kayıt yenileme yapılacak.Başarılı olanlara kurs sonunda katılım belgesi verilecek. Detaylı bilgi almak isteyen vatandaşlar, 0212 872 28 00 NO’lu telefonu arayabilirler.
12 Ağustos 2014 Salı
MÜZİK ZOR SANAT
Müzik eğitiminin kurumsallaştığı zaman sürecine baktığımda, ciddi yol katetmişiz diye düşünüyorum.
Buna rağmen geldiğimiz noktada birtakım eksiklikler var. Öncelikle bizde var olan müzik eğitimi sonucu yetişen sanatçıların genel olarak uluslararası düzeyde olmadığı gerçeği.
bu durum şaşırtıcı olduğu kadar bir hayli üzücü. Belki yazdıklarıma karşı çıkanlar olacaktır. Fakat dünya çapında kaç tane sanatçımız olduğu sorusuna gururla cevap verme cesaretini gösterenler olabilir mi?
Elbette "yok" diyerek kestirip atamayız. Şan, Piyano, Keman ve bazı alanlarda yetişen sanatçılarımız var.
Ne yazık ki çok az sayıda.
Kaldı ki resimde plastik sanatlarda daha kısır olduğumuzu düşünüyorum. Ulusal düzeyde göklere çıkardığımız birçok sanatçının uluslararası arenada adları bile geçmiyor.
Bizler sanatçılarımız ile övünürken neden sürekli yurtdışından sanatçılar getiriyoruz? sorgulanmalı.
Popüler olanlar ayrı bir değerlendirme konusu.
Müzik eğitiminin kurumsallaştığı zaman sürecine baktığımda, ciddi yol katetmişiz diye düşünüyorum.
Buna rağmen geldiğimiz noktada birtakım eksiklikler var. Öncelikle bizde var olan müzik eğitimi sonucu yetişen sanatçıların genel olarak uluslararası düzeyde olmadığı gerçeği.
bu durum şaşırtıcı olduğu kadar bir hayli üzücü. Belki yazdıklarıma karşı çıkanlar olacaktır. Fakat dünya çapında kaç tane sanatçımız olduğu sorusuna gururla cevap verme cesaretini gösterenler olabilir mi?
Elbette "yok" diyerek kestirip atamayız. Şan, Piyano, Keman ve bazı alanlarda yetişen sanatçılarımız var.
Ne yazık ki çok az sayıda.
Kaldı ki resimde plastik sanatlarda daha kısır olduğumuzu düşünüyorum. Ulusal düzeyde göklere çıkardığımız birçok sanatçının uluslararası arenada adları bile geçmiyor.
Bizler sanatçılarımız ile övünürken neden sürekli yurtdışından sanatçılar getiriyoruz? sorgulanmalı.
Popüler olanlar ayrı bir değerlendirme konusu.
4 Temmuz 2014 Cuma
MYRNA HERZOG
Brezilya doğumlu olan sanatçı Myrna Herzog, erken dönem barok müziği dünyasında oldukça iyi tanınan bir viyola da gamba virtüözüdür. Aynı zamanda müzik direktörü ve viyola araştırmacısıdır. Önemli müzik dergilerinde yayınlanmış makalelerinden bazıları; ‘Quinton’, ‘the English Division Viol’ ve ‘Stradivari’s Viols’ isimlerini taşır. Ayrıca ‘İtalyan Viyola da Gambası; Yüzyıllar ve Kültürler Boyunca’ isimli bir kitabı vardır.
‘Brezilya’nın en önemli viyolisti’ olarak tanımlanan Myrna Herzog, Brezilya’nın ilk Barok Orkestra’sı ‘Academia Antiqua Pro-Arte’nin kurucusu ve müzik direktörüdür.
Viyola da Gamba perdeli, yaylı bir çalgıdır. İlk kez 15. yüzyıl ortalarında İspanya’da ortaya çıkmıştır. Rönesans ve Barok dönemlerinin en popüler çalgılarındandır. Erken ataları arasında Arap rebabisi ve ortaçağ Avrupa viellesi vardır. En yaygın türü yedi tellidir ve dörtlü akordu yapılır.
Andrea CASTAGNERI, bir viyola ustasıdır. 1730-1762 yılları arasında çalışmıştır. ‘Vieux Paris’ okulunun en güzel ve orijinal eserlerini verdiği düşünülür. Zengin altın sarısı vernik ve kayın kenar süsleri bu ustanın elinden çıkan enstrümanların değişmez özellikleridir.
Alain Corneau’nun yönetmenliğini yaptığı “Dünyanın Tüm Sabahları”, sanatta ün değil, şiir arayan 17. yüzyıl Viyola da Gamba yorumcu ve bestecisi Sainte-Colombe’un yaşamından bir kesit sunmaktadır.
‘Brezilya’nın en önemli viyolisti’ olarak tanımlanan Myrna Herzog, Brezilya’nın ilk Barok Orkestra’sı ‘Academia Antiqua Pro-Arte’nin kurucusu ve müzik direktörüdür.
Viyola da Gamba perdeli, yaylı bir çalgıdır. İlk kez 15. yüzyıl ortalarında İspanya’da ortaya çıkmıştır. Rönesans ve Barok dönemlerinin en popüler çalgılarındandır. Erken ataları arasında Arap rebabisi ve ortaçağ Avrupa viellesi vardır. En yaygın türü yedi tellidir ve dörtlü akordu yapılır.
Andrea CASTAGNERI, bir viyola ustasıdır. 1730-1762 yılları arasında çalışmıştır. ‘Vieux Paris’ okulunun en güzel ve orijinal eserlerini verdiği düşünülür. Zengin altın sarısı vernik ve kayın kenar süsleri bu ustanın elinden çıkan enstrümanların değişmez özellikleridir.
Alain Corneau’nun yönetmenliğini yaptığı “Dünyanın Tüm Sabahları”, sanatta ün değil, şiir arayan 17. yüzyıl Viyola da Gamba yorumcu ve bestecisi Sainte-Colombe’un yaşamından bir kesit sunmaktadır.
26 Mayıs 2014 Pazartesi
İNCİ TANESİ
Erhan Bayladı'nın Müzikal bir romanı.
Müzik üzerine Ahmet Hamdi, Peyami Safa gibi yeni bir cesur çalışma.
"Nedir sevgi, nasıldır aşk?
Ruhların uyuşması mı, fikirlerin örtüşmesi mi? Yoksa tencere kapak misali bedenlerin birleşmesi mi? “Uğruna Roma’yı yakarım.”, “Ya benimsin ya toprağın!” deyip de gözü yârdan başkasını görmeyenleri aşk grafiğinde mi yoksa bencillik eğrisinde mi değerlendirmeli?
“Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver anları / Bana seni gerek seni” diyen Yunus nasıl bir aşk ateşinde yanmaktadır. Ya Fuzuli’nin şu beytine ne demeli?
Cânı için kim ki cânânın sever cânın sever
Cânı kim cânânı için sevse cânânın sever
İşte budur gerçek aşk. Sevginin tırmanabileceği nihai nokta burasıdır.
Bu romanda işte böylesine gerçek ve tertemiz bir aşk hikâyesi bulacaksınız. Yunusça bir aşkı, Mecnunca bir sevgiyi heyecanla takip edeceksiniz.
Kemal Bey ile Leyla’nın, tüm nitelikleri -yaşları hariç- uyuşup örtüşen iki sanat ve gönül erinin sevinçlerine ortak olacak, sıkıntılarını ruhunuzda hissedeceksiniz."
9 Mayıs 2014 Cuma
3 Mayıs 2014 Cumartesi
ESRA BİLO SERGİ
Esra
Bilo’nun “Mutluluk Resimleri” isimli sergisi 3 – 17 Mayıs 2014 tarihleri arasında Art Point Gallery’de sanat
severlerle buluşacaktır. Esra Bilo sergide sergide yer alacak resimleriyle
ilgili şunları söylüyor:
“Çağımızda
doğadaki görüntülerle yetinmiyor,onlara yeni ve farklı anlamlar yüklemeye
çalışıyoruz.Yıkıp yaparak ve tekrar bozarak.Geri dönüşlerden dahi asla
korkmamamız gerekiyor…
Mutluluk
resimleri olarak adlandırdığım bu dönemimi biçim ve renk üzerine
kurguladım.Güler yüzlü ve mutlu resimler…Sabırlı bir kişi olmama rağmen bu
resimleri büyük bir sabırsızlıkla,çok hızlı ve duygusal bir yoğunluk içinde
hazırladım…”
Evet
gerçekten de Esra Bilo resmi çok renkli
kimlik içerisinde bir özgüven duygusu
özelliği de gösteren renk ve form anlayışına sahiptir.
Bilo’nun
soyut dünyası aynı zamanda çok renkçi,cıvıl cıvıl bir olgu çerçevesinde
şekillenir.Eleştirmen Ümit Gezgin,onun resimlerini çözümlerken,şunları
söylemiştir: “Esra Bilo kendi resmini yapıyor.Bu resim alabildiğine soyut
olduğu kadar,aynı zamanda kendini çözümleyen ve özgün bir yapı dahilinde yeniye
açık bir tutum sergileyen resimlerdir…”
Büyük ebatlı
resimler renk düzeni şeklinde sükunetin gerçekliği iddiasında ortaya çıkmıştır.
Burada sıcak-soğuk renk değerleriyle,bu renk değerlerinin oluşturcağı biçim
katmanlarını sanatçı çoğu kere ekspresif bir tutumla oluşturmuştur. Sanatçının
psikolojik bir düzen dahilinde spontane gelişen yapılar kurguladığını
gözlemleriz..Bu sergide yer alan resimler büyük ebatlarda tuval üzerine
yağlıboya tekniği ile yapılmış, 2013 yılına ait bir seçkidir....
Art Point Gallery &
Müzayede
Ahmet Fetgari
Sokak,Tamar Apt. No:12\3
Teşvikiye – İstanbul
Tel: 0212 260 97 05
29 Nisan 2014 Salı
28 Nisan 2014 Pazartesi
Barok flüt ve extended flüt teknikleri üzerine ustalık kursu:Gümüşlük
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve İTÜ ve MIAM da flüt ve Barok
flüt hocası olan Nihan Atalay , Gümüşlük Müzik Akademisi nde 10-18 Ağustos
tarihleri arasında Barok flüt ve extended flüt teknikleri üzerine ustalık kursu
verecektir.
İstanbul’da doğan sanatçı,flüt eğitimine Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Prof. Mükerrem Berk ile
başlaı. 1998 yılında konservatuardan mezun olduktan sonra Fransız Hükümeti’nden
almış olduğu sanat bursuyla Lyon Devlet Konservatuarı’na kabul edildi ve aynı
konservatuardan pekiyi derece ile mezun oldu. İsviçre Hükümetinin verdiği
artistik bursa layık görülerek 2002 yılında Lozan Konservatuarı Yüksek
devresine kabul edildi. Ünlü Fransiz flütist José-Daniel Castellon‘un sınıfinda
konsertistlik ve pedagoji bölümlerinde eğitim gördü ve üstün basariyla mezun
oldu. Barok müziğe olan ilgisi Nihan Atalay’ı Cenevre ve Basel
Konservatuvarları Yüksek Devrelerinde, Barok Müzik Bolümlerinde Lisans sonrası
çalışmalarina yönlendirdi. Ünlü Barok flüt sanatcilari Marc Hantai,Barthold
Kuijken ve Serge Saitta ile çalişmalarını sürdürdü. Çağdaş Yaşamı Destekleme
Vakfı, isviçre Nicati De Luze Çağdaş Müzik Vakfı, Sandoz Vakfı ve Cenevre
Universitesi Derneği tarafindan sanat burslari ile ödüllendirildi. Ayrıca
Cenevre Konservatuarı'nca kendisine yaptığı çalişmalardan dolayı bir adet flüt
hediye edildi, Sanatçı, Barok müziğin yanı sıra Çağdaş muzik tekniklerine olan
ilgisi sayesinde 2005 yılında , yüzyılımızın en ünlü şefi ve bestecilerinden
olan Pierre Boulez’in daveti uzerine Lucern Akademi Orkestrası’nda çalışma
firsatı buldu ve 20. yüzyıl çağdaş eserleri üzerinde çalıştı. Sanatçının
beraber çalıştığı flütcüler arasında dünyaca ünlü Emmanuel Pahud, Michel
Moragues, Sophie Cherrier, Patrick Gallois, Phillippe Bernold gibi isimler
bulunmaktadır. Cenevre Oda Muzigi Orkestrası’nda solo flütist olarak orkestra
çalışmalarina devam eden alan Nihan Atalay,Cenevre Devlet Konservatuarı’nda
görev almıştır. Sanatçı halen Mimar Sinan Guzel Sanatlar Universitesi Devlet
Konservatuarı ve İTÜ MİAM’da flüt ve barok muzik dersleri vermekte ve kariyerine
yurtdışı ve yurtiçinde solo konserleriyle devam etmektedir. Nihan Atalay son
olarak 2012 yilinda ABD Uluslararasi Flüt derneği'nin Las Vegas’ta düzenlemiş
olduğu Barok flüt yarismasinda birincilik kazanmış ayrıca juri özel ödülüne
layık bulunmuştur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Sessiz Bir Çığlıktır Hakan Ali Toker Ritüellerin gündelik yaşamdan koparak, kamusal alan dışına çıkmasıyla birlikte müzi...
-
KONSER ARKASI MÜZİK DERGİSİ OCAK 2024 SAYISI YAYINDA https://www.konserarkasi.com/3d-flip-book/ocak-2024/ Değerli Klasik Müzik Dostu, 🍀 ...
-
İnci Tanelerinden Barok Müziğe Popüler kültür bizlere belleğimizin oyunlarını oynamaya devam ediyor. Aşağıdaki linkten Konser Arkası Klasi...
-
KONSER ARKASI ŞUBAT SAYISI YAZININ TAMAMI LİNKTE: https://www.konserarkasi.com/3d-flip-book/subat-2024/