Ana içeriğe atla


DÜNYANIN KEMANLARI

CRR Konser salonu, 21 Şubat 2014 tarihinde önemli bir dizi etkinliğin muhteşem finaline ev sahipliği yaptı.

Cihat Aşkın koordinatörlüğünde gerçekleşen"dünyanın kemanları" projesi ile müziksever, yaylı çalgılar icracıları üç gün boyunca önemli etkinliklere katılarak, kendi alanlarındaki bilgilerini pekiştirdiler.

Finalde, Vivaldi'nin Dört Mevsim ve Cihat Aşkın'ın İstanbul'da Dört Mevsim adlı eserleri seslendirildi. Cihat Aşkın'ın eserinin ilk seslendirilişi olması ayrı bir güzellikti. Ayrıca gelecek vaat eden genç besteci Salih kartal'ın bir eserininde prömiyeri yapıldı.


Gecede birbirinden değerli sanatçılar sahnede bizlere müzik ziyafeti çekerken. Cihat Aşkın'ın olağanüstü performansı ve virtiözitesi müzikseverleri büyüledi. Cihat Aşkın'ın bestesinde varolan Anadolu, İstanbul motifleri, naif gibi görünen fakat sofistike yatay yazım tekniği ve yaylıların büyülü tınıları, geçmiş ile bu günün müzik anlayışının birlikteliğine güzel bir örnek. Belki de Türkiye müzik tarihinde önemli olaylardan biri olan bu etkinlikler zincirinin tüm müzikseverler ile buluşması için yetkilileri zorlamalıyız.


Aşağıda etkinliklere katılamayanlar için broşür yazısını ekledik.




"DÖRT MEVSİM

Cihat Aşkın bu projeyi şöyle anlatıyor:
"Müzikte 4 mevsim teması oldukça sık işlenmiş bir konudur. Vivaldi gibi büyük barok bestecilerden başlayarak, Haydn gibi klasik besteciler veya Glazunof, Tchaikovsky gibi romantik besteciler dahi bu temayı işleyerek müzikler yapmışlardır. 

Sadece müzikte değil edebiyatta da karşılığını bulan bu tema şairler ve romancılar tarafından oldukça etkili bir bicimde işlenmiştir. Ne de olsa tasvire dayalı olan bir konudur. 

Türk edebiyatının birçok şairi, İstanbul ve mevsimler konulu şiirler yazmışlardır. İstanbul özellikle şairler için eşsiz bir ilham kaynağıdır. Bundan yola çıkılarak oluşturduğum projede, bizim İstanbul'da dört mevsimi nasıl algıladığımızı düşündüm. Değişik İstanbul şairlerinin şiirlerini toplayarak en uygun olarak düşündüklerimi şarkı yaptım ve bunları da dünyanın en ünlü Mevsimler bestesi olan Vivaldi Mevsimler ile ozdeşleştirdim. Tabii ki Vivaldi barok anlayış ile kendine özgü bir tınısı olan bir besteci, ancak İstanbul'da dört mevsimi yazarken İstanbul tavrına özgü Türk çalgılarını da müziğimde kullandım.

Fotoğraf sanatçısı Mehmet Çağlarer ile yapılan şiirsel fotoğraf çalışması da bu projenin görsel malzemesini oluşturmaktadır. Çağlarer ile İstanbul'un değişik mekanlarında yaptığımız çalışmalar ve ortaya çıkan eser 4 mevsim kavramına bu topraklardan bir bakışı yansıtmaktadır."

Antonio Vivaldi 4 Mevsim
Cihat Aşkın İstanbul’da Dört Mevsim
Cihat Aşkın & Aşkın Ensemble, Hakan Şensoy (şef)
Solistler: Mehmet Emin Bitmez, Göksel Baktagir, Derya Turkan

İLKBAHAR
İstanbul’da sabah
balık pazarı,
Çiçeklerin valsi

YAZ
eski bir nisan şarkısı
Adalar’dan bir esinti
Salacak Şarkısı

SONBAHAR
Saz semaisi
İstanbul’da akşam

KIŞ
İstanbul’un gözyaşları
Gecelerin kraliçesi İstanbul

Yair Dalal Akko Malka
Yair Dalal & Erez Mounk

Salih Kartal 9/8

Kemani Kevser Hanım Nihavend Longa"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

 YAZMA SANATI EDEBİYATIN ÖTESİNDE BİR EYLEMDİR. Yazma sanatı ki biz ona genelde edebiyat diyoruz, daima müziğin gölgesinde varlık göstermiştir. Bu tezimize edebiyat alanında çalışanlar karşı çıkacaklardır. O zaman operayı, müzikalleri ve sadece Proust’u hatırlatmak yeterli olacaktır. Aynı zamanda müziğin edebiyat gibi kurmaca bir sanat alanı olduğunu savunanların karşısındayım. Edebiyat müziğe göre daha sınırlı metaforlar içinde hareket etmesine rağmen, müziğin sınırsız malzeme kaynağı besteciye özgürlük alanı sağlar. Müzik doğanın insana özgür hissettirebileceği belki de tek alandır. André Gide çalışması olan Chopin Üzerine Notlar adlı çalışma müzisyenlerin mutlaka okuması gereken kitaplar arasındadır. Kelimeler zihnimizi sınırlarken, ses ve sessizlik yapıt çerçevesinin sınırlarını kaldırır. Bu nedenle edebiyat literatürü müziğin engin denizlerine yelken açan yazarlarla doludur. Antik Yunandan zamanımıza uzanan edebiyat müzik birlikteliğinin zamanla ayrıştığı ve kendi çerçevelerin...
        Müzik ve Edebiyat İlişkisi Müziğin edebiyat ile ilişkisini irdelemeden önce, aslında sanatın kendi içinde ciddi olarak yapısal bir bağlantı ağı olduğunu söylemeliyiz. Her sanat alanı kendini bir başka sanat alanı ile besler. Sanatın kendi içindeki ilişkisini hiyerarşik olarak da ayırmak mümkündür. Gerçi bu ilişkinin hiyerarşisi nereden baktığınıza göre değişir. Arthur Schopenhauer müziği sanat hiyerarşisinde en üste koyar. Ona göre müzik ontolojik olarak katarsis görevi üstlenmiştir. Schopenhauer’e göre müzik önem ve değer açısından diğer sanat dallarını aşar. Çünkü müziğin yapısal özelliği, metafizik bir karakter taşır. Bir filozof olarak Schopenhauer müziğe diğer sanat dallarından daha fazla önem verir. Kendisi de her fırsatta flüt çalarak ruhunu dinlendirme egzersizleri yapar. Sanat dalları ilişkilerinde, resim-müzik, sinema-resim, edebiyat-tarih ve benzeri bağlantılar yapmak pekâlâ mümkündür. Müziğin her alanla çok rahat olarak bağlantılı olduğunu söyleye...
SANATTA YENİ BOYUTLARA DOĞRU Vural Yıldırım-Müzik Bilimci Batı merkezli düşüncenin değişik kodlama biçimleri vardır. Örneğin; mistik kavramını doğu için kullanır. Kendisinin daha rasyonel olduğunu belirtmenin en kolay yolu budur. Doğu her  yönüyle mistisizmi içinde barındırır. Batının rasyonalitesini almamış ve/veya reddetmiştir. İlahi dinlerin yanında zaman zaman doğu inaç sistemleri kamusal alanda gündeme gelir. Amerikalı film yıldızlarının Dalai Lama’nın etrafında toplanmalarını buna örnek olarak verebiliriz. Doğu belki de anlaşılması imkansız rasyonel yaşama aykırı, coğrafi-kültürel alan. Bu nedenle batının doğu tanımlaması içinde, biraz da etnosantrizm vardır. “Her yönüyle gelişmemiş bir medeniyet dünyası”. Bizler doğu mu? Yoksa batı mıyız? Bu sorun hala güncelliğini koruyarak tartışılmaya devam ediyor. Bize göre doğu neresi? Batı neresi? Bizim duruşumuz nerede başlıyor? Nerede bitiyor? Bu sorulara yanıt aramanın ötesinde ne olmak istediğimiz önemli. Bizler doğ...