Ana içeriğe atla

Cihat Aşkın Projesi

Prof. Dr. Cihat Aşkın, müzik eğitimi ve müzisyenler için önemli bir proje ile sanatseverlerin karşısına çıkıyor. bu güne kadar yaptığı çalışmalarla müzik alanında kendine özgü yer edinen ve birikimlerini paylaşan Aşkın, CRR'de gerçekleştirdiği "Dünyanın Kemanları" projesi ile yine gündemde.

Etkinlik bülteni:

"Dünyanın Kemanları Festivali Cihat Aşkın’ın koordinatörlüğünde 19 – 21 Şubat tarihleri arasında İBB Cemal Reşit Rey Konser salonunda gerçekleştirilecek.

19 Şubat Çarşamba saat 17:00’de Cihat Aşkın’ın vereceği mini konserle açılacak olan festivalde önemli keman restoratörü, yapımcısı ve koleksiyonerlerinden İsrailli Amnon Weinstein'a ait 400 yıllık kemanlar sergilenecek.

Ünlü kemancıların genç sanatçılara ders vereceği, kemanın tüm dünyada neden bu kadar çok sevildiğinin ustalar tarafından tartışılacağı festivalde ayrıca CAKA Yıldızları’nın Gala Konseri ve Maestro Rodney Friend’in Masterclass’ı yer alacak.

Festival Irak doğumlu Arap asıllı sanatçı Yair Dalal, Danai Loukidi, Erez Mounk, Turay Dinleyen, Mehmet Emin Bitmez, Göksel Baktagir ve CAKA Küçükçekmece ile Beşiktaş Şubeleri’nin eşlik edeceği, Cihat Aşkın ve Aşkın Esemble’ın vereceği “İstanbul Dört Mevsim ve Dünyanın Kemanları” konseri ile son bulacak. 21 Şubat Cuma saat 20.00'deki kapanış konserinde Aşkın, Vivaldi'nin Dört Mevsimi'nin yanı sıra İstanbul'dan Dört Mevsim adını verdiği yeni bestesini ilk kez yorumlayacak. "




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

 YAZMA SANATI EDEBİYATIN ÖTESİNDE BİR EYLEMDİR. Yazma sanatı ki biz ona genelde edebiyat diyoruz, daima müziğin gölgesinde varlık göstermiştir. Bu tezimize edebiyat alanında çalışanlar karşı çıkacaklardır. O zaman operayı, müzikalleri ve sadece Proust’u hatırlatmak yeterli olacaktır. Aynı zamanda müziğin edebiyat gibi kurmaca bir sanat alanı olduğunu savunanların karşısındayım. Edebiyat müziğe göre daha sınırlı metaforlar içinde hareket etmesine rağmen, müziğin sınırsız malzeme kaynağı besteciye özgürlük alanı sağlar. Müzik doğanın insana özgür hissettirebileceği belki de tek alandır. André Gide çalışması olan Chopin Üzerine Notlar adlı çalışma müzisyenlerin mutlaka okuması gereken kitaplar arasındadır. Kelimeler zihnimizi sınırlarken, ses ve sessizlik yapıt çerçevesinin sınırlarını kaldırır. Bu nedenle edebiyat literatürü müziğin engin denizlerine yelken açan yazarlarla doludur. Antik Yunandan zamanımıza uzanan edebiyat müzik birlikteliğinin zamanla ayrıştığı ve kendi çerçevelerin...
        Müzik ve Edebiyat İlişkisi Müziğin edebiyat ile ilişkisini irdelemeden önce, aslında sanatın kendi içinde ciddi olarak yapısal bir bağlantı ağı olduğunu söylemeliyiz. Her sanat alanı kendini bir başka sanat alanı ile besler. Sanatın kendi içindeki ilişkisini hiyerarşik olarak da ayırmak mümkündür. Gerçi bu ilişkinin hiyerarşisi nereden baktığınıza göre değişir. Arthur Schopenhauer müziği sanat hiyerarşisinde en üste koyar. Ona göre müzik ontolojik olarak katarsis görevi üstlenmiştir. Schopenhauer’e göre müzik önem ve değer açısından diğer sanat dallarını aşar. Çünkü müziğin yapısal özelliği, metafizik bir karakter taşır. Bir filozof olarak Schopenhauer müziğe diğer sanat dallarından daha fazla önem verir. Kendisi de her fırsatta flüt çalarak ruhunu dinlendirme egzersizleri yapar. Sanat dalları ilişkilerinde, resim-müzik, sinema-resim, edebiyat-tarih ve benzeri bağlantılar yapmak pekâlâ mümkündür. Müziğin her alanla çok rahat olarak bağlantılı olduğunu söyleye...
SANATTA YENİ BOYUTLARA DOĞRU Vural Yıldırım-Müzik Bilimci Batı merkezli düşüncenin değişik kodlama biçimleri vardır. Örneğin; mistik kavramını doğu için kullanır. Kendisinin daha rasyonel olduğunu belirtmenin en kolay yolu budur. Doğu her  yönüyle mistisizmi içinde barındırır. Batının rasyonalitesini almamış ve/veya reddetmiştir. İlahi dinlerin yanında zaman zaman doğu inaç sistemleri kamusal alanda gündeme gelir. Amerikalı film yıldızlarının Dalai Lama’nın etrafında toplanmalarını buna örnek olarak verebiliriz. Doğu belki de anlaşılması imkansız rasyonel yaşama aykırı, coğrafi-kültürel alan. Bu nedenle batının doğu tanımlaması içinde, biraz da etnosantrizm vardır. “Her yönüyle gelişmemiş bir medeniyet dünyası”. Bizler doğu mu? Yoksa batı mıyız? Bu sorun hala güncelliğini koruyarak tartışılmaya devam ediyor. Bize göre doğu neresi? Batı neresi? Bizim duruşumuz nerede başlıyor? Nerede bitiyor? Bu sorulara yanıt aramanın ötesinde ne olmak istediğimiz önemli. Bizler doğ...