Müzik-Mekan-Kimlik Aforizmalar...
Müzik mekânları dediğimizde aslında var olan mekânlardan
soyutlayamadığımız onlarla iç içe fakat yine de özel bir alana gönderme
yapıyoruz.
Mekânın sosyolojik, antropolojik tanımlamalarının hepsi,
müzik içinde geçerlidir. Çünkü müzik son noktada bir mekânda icra edilir ve
tüketilir. Müzik mekânını teknik olarak diğer mekanlardan ayrı tutsak da,
bağlam noktasında tüm mekanların kültürel bir ilişkisi olduğunu kabul
etmeliyiz.
Örneğin, tasavvuf müziği ile rock müziğini aynı mekânda icra
etmenin genelde kabul görmemesi gibi. Yine de müzik mekânları dediğimizde
sadece konser salonlarını düşünmemeli, müziğin icra edildiği her ortamı değerlendiren
müzisyenlerden dolayı her mekânı düşünmeliyiz. Mekânlar bu noktada temsil
alanları olarak kabul edebiliriz. Mekânı ontolojik bir alan olarak
düşündüğümüzde, insandan ve müzikten ayırmanın mantıklı olmadığı görülür. Müzik
nerede olursa olsun bir mekânda üretilir ve tüketilir.
Estetik açıdan müziğin yaşam alanlarının özel ve teknik
olarak spesifik olması yapısal açıdan bir zorunluluktur. Ayrıca temsil mekânları,
genel olarak sanat kavramı içinde ele alınmalıdır. Bu mekânlar, kültürel alanın
estetik değerlerinin kodlandığı ve sergilendiği yerlerdir.
Mekân konusunda çalışan sosyologların üzerinde durduğu
zaman-mekân ikilemindeki, zaman kavramı müziğin olmazsa olmazıdır. Müzik
türlerinin üretilip tüketildiği mekânlar kendi içlerinde farklılık gösterir. Fakat
müzik Endüstrisi içinde üretim ilişkilerine bağlı olarak müzikal mekânlar da
dinamik bir yapı arz ederler ve değişebilir özellik gösterirler. Bir başka
değişle müzikal mekânlar da diğer mekânlar gibi yeniden inşa edilerek süreç
içinde değişebilirler.
Müzisyenlerin konumu ise tamamen kültürel odaklıdır. Müzikal
kimlik ve kültürel kimlik aynı fakat bir o kadar da farklı kimliklerdir.
Müzikal kimlik aynı zamanda bir statü değişikliği anlamına gelebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder