Ana içeriğe atla

NEDEN SANAT
Sanat insanları sıkıntılarından uzaklaştıran onları hedeflediği gizemli bir dünyaya götüren diğer yandan kişilik oluşumunda kişinin gelişiminde rol oynayan toplumun sosyal yaşamında yapıcı görevler üslenen bir disiplindir. Sanatta biçim yaratma vardır ve  kendini biçimle ifade eder. Belirli bir konu içerik ve estetik değerlerle oluşturulan eserlerin  bir dili vardır.
‘’Sanat, tabiatta ve toplumda insanın anlatımıdır’’ der Joseph Bıllıet. İnsanın  ruhunda estetik hazlar uyandırır. Temel nokta bireyin kendisini ifade etmesidir. Bunun içinde her sanatçı farklı malzemeler ve teknikler kullanır. Seçtiği yöntemle düşüncelerine biçim verir. Bu yöntemlerden biride resimdir.  Hangi çağda, veya hangi akımda olursa olsun Resim, bir  yüzey üzerinde çizgi ve renk yoluyla ifade biçimidir.
Kişileri birbirine yakınlaştırır. Ortak zevk noktalarının oluşmasına katkı yapar. Ulusal değerlerin oluşumuna hizmet eder. Evrensel olguların yaygınlaşmasını sağlar. Sanat insanın kendi insanlığını tanımasıdır. Şair, müzisyen veya ressam olarak şüphesiz yapıtlarında kendi düşüncelerini, duyarlığını, kendi kişisel dünyasını ifade ederken toplumsal yaşamın kuşatması ile bilerek ya da bilmeyerek toplumun önemli saydığı değerlere de katkıda bulunmaya çalışır. Sanatsal gelişim, toplumsal gelişmeye ve toplumsal yaşamın yapısına bağlıdır. Sanatın sosyal işlevi vardır, insana ve topluma hizmet eder. Bireyin ve toplumun yaşamında yapıcı rol oynar. Sanat etkinliklerinin yardımıyla zevkleri, düşünceleri açık ve sağlam olan insanların yetişmesi sağlanır, bunun sonucunda sağlıklı toplumlar oluşur.


                                                                                                                 AYŞE ÖZTÜRK


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

 YAZMA SANATI EDEBİYATIN ÖTESİNDE BİR EYLEMDİR. Yazma sanatı ki biz ona genelde edebiyat diyoruz, daima müziğin gölgesinde varlık göstermiştir. Bu tezimize edebiyat alanında çalışanlar karşı çıkacaklardır. O zaman operayı, müzikalleri ve sadece Proust’u hatırlatmak yeterli olacaktır. Aynı zamanda müziğin edebiyat gibi kurmaca bir sanat alanı olduğunu savunanların karşısındayım. Edebiyat müziğe göre daha sınırlı metaforlar içinde hareket etmesine rağmen, müziğin sınırsız malzeme kaynağı besteciye özgürlük alanı sağlar. Müzik doğanın insana özgür hissettirebileceği belki de tek alandır. André Gide çalışması olan Chopin Üzerine Notlar adlı çalışma müzisyenlerin mutlaka okuması gereken kitaplar arasındadır. Kelimeler zihnimizi sınırlarken, ses ve sessizlik yapıt çerçevesinin sınırlarını kaldırır. Bu nedenle edebiyat literatürü müziğin engin denizlerine yelken açan yazarlarla doludur. Antik Yunandan zamanımıza uzanan edebiyat müzik birlikteliğinin zamanla ayrıştığı ve kendi çerçevelerin...
        Müzik ve Edebiyat İlişkisi Müziğin edebiyat ile ilişkisini irdelemeden önce, aslında sanatın kendi içinde ciddi olarak yapısal bir bağlantı ağı olduğunu söylemeliyiz. Her sanat alanı kendini bir başka sanat alanı ile besler. Sanatın kendi içindeki ilişkisini hiyerarşik olarak da ayırmak mümkündür. Gerçi bu ilişkinin hiyerarşisi nereden baktığınıza göre değişir. Arthur Schopenhauer müziği sanat hiyerarşisinde en üste koyar. Ona göre müzik ontolojik olarak katarsis görevi üstlenmiştir. Schopenhauer’e göre müzik önem ve değer açısından diğer sanat dallarını aşar. Çünkü müziğin yapısal özelliği, metafizik bir karakter taşır. Bir filozof olarak Schopenhauer müziğe diğer sanat dallarından daha fazla önem verir. Kendisi de her fırsatta flüt çalarak ruhunu dinlendirme egzersizleri yapar. Sanat dalları ilişkilerinde, resim-müzik, sinema-resim, edebiyat-tarih ve benzeri bağlantılar yapmak pekâlâ mümkündür. Müziğin her alanla çok rahat olarak bağlantılı olduğunu söyleye...
SANATTA YENİ BOYUTLARA DOĞRU Vural Yıldırım-Müzik Bilimci Batı merkezli düşüncenin değişik kodlama biçimleri vardır. Örneğin; mistik kavramını doğu için kullanır. Kendisinin daha rasyonel olduğunu belirtmenin en kolay yolu budur. Doğu her  yönüyle mistisizmi içinde barındırır. Batının rasyonalitesini almamış ve/veya reddetmiştir. İlahi dinlerin yanında zaman zaman doğu inaç sistemleri kamusal alanda gündeme gelir. Amerikalı film yıldızlarının Dalai Lama’nın etrafında toplanmalarını buna örnek olarak verebiliriz. Doğu belki de anlaşılması imkansız rasyonel yaşama aykırı, coğrafi-kültürel alan. Bu nedenle batının doğu tanımlaması içinde, biraz da etnosantrizm vardır. “Her yönüyle gelişmemiş bir medeniyet dünyası”. Bizler doğu mu? Yoksa batı mıyız? Bu sorun hala güncelliğini koruyarak tartışılmaya devam ediyor. Bize göre doğu neresi? Batı neresi? Bizim duruşumuz nerede başlıyor? Nerede bitiyor? Bu sorulara yanıt aramanın ötesinde ne olmak istediğimiz önemli. Bizler doğ...