Ana içeriğe atla

Flütist Nihan Atalay ile Söyleşi

Didem Karakaya Cengiz
Artık düzenli aralıkla kulüp sayfamızda röportajlar paylaşacağız. İlk röportajımızı, Amerikan Ulusal Flüt Derneği'nin açtığı yarışmada birinci olan ve Barok dönem müziğinde uzmanlaşan Nihan Atalay ile gerçekleştirdik. 

Didem Karakaya Cengiz : Merhaba Nihan, bundan sonra "Flüt Kulübü"nde yayınlayacağımız düzenli röportajların ilk konuğu sensin. Kendinden kısaca bahsedebilir misin, şu anda nerede yaşıyorsun, neler yapıyorsun ve en son uluslararası bir yarışma kazandın bildiğim kadarıyla...

Nihan Atalay : Merhaba Didem’cigim, oncelikle beni davet ettigin icin cok tesekkur ederim. Umarim ileride de guzel roportajlar yaparsin.

Flute 15 yasinda Mimar Sinan Universitesi Devlet Konservatuari’nda rahmetli Prof.Mukerrem Berk’in sinifinda basladim.

Daha sonra Fransiz Hukumeti’nden dort yil ust uste kazandigim sanat bursuyla Lyon Konservatuari’nda egitim gordum ve oradan Isvicre Hukumeti’nden aldigim sanat bursuyla da Lozan’da ve Cenevre Konservatuari’nda egitim gordum.Yan flut uzerine ve barok flut uzerine Konzert Diplomasi almaya hak kazandim.Dunyaca unlu Schola Cantorum’da barok muzik arastirmalari yapma firsatini da yakaladim.

Bu egitimlerimin yaninda Isvicre’de iki kere Nicati de Luze Kontemporan Muzik Dernegi tarafindan odullendirildim,ayrica Sandoz Dernegi’nden de bir odulum var.

Amerika’da,Avrupa’nin bircok ulkesinde orkestralarda caldim,oda muzigi konserleri yaptim.Son olarak da Las Vegas’ta Amerikan Ulusal Flut Dernegi’nin actigi yarismada birincilik ve ozel juri odulum var.

Su anda Cenevre’de yasiyorum ,Cenevre Oda Muzigi Orkestrasi’nda caliyorum,konservatuarda ders veriyorum,arastirmalar yapiyorum,master-classlar ve seminerler hazirliyorum ,juri uyeliklerim var.Bunlarin yaninda kendi ozel konserlerim de var.

Didem: Barok dönem üzerine yoğunlaşmak hep aklında mıydı, yoksa sonradan yaptığın bir tercih miydi?

Nihan : Didem’cigim ben barok donem uzerine ozellikle yogunlasmadim aslinda bir tercih de yapmis degilim.Bence bir sanatci cok yonlu olmalidir.Sadece merakli bir yapim var ve isim konusunda herseyi bilmek istiyorum.Bunun yaninda bir isi yapinca tam yapmak istegi var bende.A’dan Z’ye kadar.. Ben bugun pikolo ,alto flut, klasik flut ,modern flut ve barok flut caliyorum ve hicbir zaman amacim bir donem uzerinde yogunlasmak da degildi. Bircok kontemporan eserler seslendirdim. Berio’dan Donatoni’ye kadar modern flut repertuvarim da cok genis aslinda.Pierre Boulez’in orkestrasinda bulundugumu da eklemek isterim.

Soruna geri donersek hersey Lyon’da ogrenci oldugum zamanlarda basladi.Ben ilk kez klavseni Lyon Konservatuari’nda ogrenciyken gordum. Barok donem eserleri klavsen esliginde calisiyorduk ve bu calismalar bende barok enstrumanlar uzerine buyuk bir merak uyandirdi.Acaba barok eserler donemin enstrumanlariyla nasil tinliyordu diye kendi kendime sormaya basladim.Daha sonrasi da corap sokugu gibi geldi ve yuzyilimizin en onemli barok flut sanatcilariyla calisma firsatlari yakaladim.

Didem: "Vibrato" hep tartışılan bir konudur bu dönem için, Barok dönem eserleri "vibrato" ile çalınır mı, çalınabilir mi?

Nihan : Elbette ki vibrato barok donemde de kullaniliyordu fakat kullanim sekli farkliydi.O donemde vibrato muzigi guzellestirmek icin kullanilan susleme tekniklerinden biriydi.
Barok flut uzerinde vibrato tuslarin uzerinde parmaklari hafifce gezdirilerek yapilir,bu sayede havaya bir titreme katar.

Fakat bu susleme cesidi daha cok agir bolumlerde ve uzun seslerde kullaniliyordu.

Didem: En çok kafa karıştıran ikinci konu ise triller... Alttan mı, üstten mi, yerinden mi alacağız Barok dönem eserlerinde trilleri? Bir kuralı var mıdır? Bach, Telemann veya Handel çalarken bu kurallar değişir mi?

Nihan: Triller barok donemin en onemli suslemelerinden birisidir.Bu konuda kafa karistiracak hicbir neden yok.Bunun cevabi cok kesindir.Barok donem metodlarinda trillerin ustten alinacagini yazar.Bu kural Bach,Telemann veya Haendel calarken de asla degismez.

Didem: Peki bizler modern flütler ile Barok müziği gerçekten "Barok" çalabiliyor muyuz?

Nihan: Eger ki barok muzigin kurallarini modern enstrumanlara tatbik edersek tabii ki de gayet guzel barok stilde calabiliriz. Kanimca onemli olan, elimizde otantik enstrumanlarin olmasi degil de
barok muzik stilini ogrenmek.Bu da yeni bir lisan ogrenmeye benziyor aslinda.Bu stilin gramerini ogrenirsek eger elbette ki ortaya cok iyi yorumlar cikacaktir diye dusunuyorum.

Didem: Barok ve erken dönem müziğine ilgi duyanlara ne tavsiye edersin? Bir de merak ettim, en çok kimleri dinlersin yorumculardan?

Nihan: Barok muzige ilgi duyanlara bol bol iyi yorumcularin yaptigi kayitlari dinlemelerini tavsiye ederim.Barok muzik ilk once kulak egitimiyle basliyor cunku enstrumanlar 415 yerine gore de 390 diyapazomdalar ve bu da 442 ye alisik kulaklar icin bir sok etkisi yaratabiliyor bazen.

Yorumculardan Marc Hantai (Hantai trio), Sigislawd Kuijken .Barthold Kuijken (La petite bande), Les arts Florrisants, Serge Saitta ,Florance Malgoire, Jordi Savall var.Ayrica belirtmek isterim ki bu ismini saydigim sanatcilarla birebir calisma imkani bulmak benim icin cok buyuk sansti.

Didem: Ülkemizde belirli dönemler üzerine yoğunlaşmış bölümler yok ne yazık ki, Braok dönem ile ilgili bir bölüm açılsın ister miydin, ve bu bölümde öğrenci yetiştirmek?

Nihan: Ulkemizde tabii ki konservatuarlarimizda barok donem muzigi egitimi icin bir bolum acilmasini cok isterim.

Barok donem cok genis bir donem ve sadece muzigin degil butun sanat akimlarinda da cok onemli eserlerin verildigi bir donemdir.Ileri yillardaki planlarim arasinda bu donemin enstrumanlarini ulkemize getirtmek, ogrenciler yetistirmek ve de gercek barok gruplari kurmak da var.

Didem: Konserlerin yanında seminerler de veriyorsun bildiğim kadarıyla...

Nihan: Evet,ben sanati bir butun olarak goruyorum.Barok muzigi bilmeyen bir kisi bir Mozart’in eserlerinin nereden geldigini bilemez ya da Poulenc sonat calan bir flutcu eserin ilk olcusunun aslinda fransiz susleme sanatindan alindigini bilemez.

En son MIAM ‘da bir konferans ve work shop duzenledim ve katilim gercekten cok iyidi. Yan flutte barok eserlerin nasil yorumlanabilecegi hakkinda bilgiler sunuyorum. Flut icin yazilmis onemli eserleri barok flutumle calip ,bestecilerin aslinda eserleri yazarken, bu enstrumanin renginin ve tinisinin kulaklarinda oldugunu belirtiyorum.

Didem: Çok teşekkür ederim verdiğin bilgiler için, başarılarının devamını diliyorum.

Nihan : Ilgine ben tesekkur ediyorum. — avec Nihan Atalay.



Yorumlar

  1. Seninle bir kez daha iftihar ettim sevgili Nihan. Bir çok devre'ni yakindan paylastim ama bunlari ve o dönemden sonraki gelismelerinin hepsini bir arada yazili görmek, kisa zamanda ne kadar çok yol aldigini anlamis oldum. Bu beni çok mutlu etti. Sana basarilarinin devamini dilerim....

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

 YAZMA SANATI EDEBİYATIN ÖTESİNDE BİR EYLEMDİR. Yazma sanatı ki biz ona genelde edebiyat diyoruz, daima müziğin gölgesinde varlık göstermiştir. Bu tezimize edebiyat alanında çalışanlar karşı çıkacaklardır. O zaman operayı, müzikalleri ve sadece Proust’u hatırlatmak yeterli olacaktır. Aynı zamanda müziğin edebiyat gibi kurmaca bir sanat alanı olduğunu savunanların karşısındayım. Edebiyat müziğe göre daha sınırlı metaforlar içinde hareket etmesine rağmen, müziğin sınırsız malzeme kaynağı besteciye özgürlük alanı sağlar. Müzik doğanın insana özgür hissettirebileceği belki de tek alandır. André Gide çalışması olan Chopin Üzerine Notlar adlı çalışma müzisyenlerin mutlaka okuması gereken kitaplar arasındadır. Kelimeler zihnimizi sınırlarken, ses ve sessizlik yapıt çerçevesinin sınırlarını kaldırır. Bu nedenle edebiyat literatürü müziğin engin denizlerine yelken açan yazarlarla doludur. Antik Yunandan zamanımıza uzanan edebiyat müzik birlikteliğinin zamanla ayrıştığı ve kendi çerçevelerin...
        Müzik ve Edebiyat İlişkisi Müziğin edebiyat ile ilişkisini irdelemeden önce, aslında sanatın kendi içinde ciddi olarak yapısal bir bağlantı ağı olduğunu söylemeliyiz. Her sanat alanı kendini bir başka sanat alanı ile besler. Sanatın kendi içindeki ilişkisini hiyerarşik olarak da ayırmak mümkündür. Gerçi bu ilişkinin hiyerarşisi nereden baktığınıza göre değişir. Arthur Schopenhauer müziği sanat hiyerarşisinde en üste koyar. Ona göre müzik ontolojik olarak katarsis görevi üstlenmiştir. Schopenhauer’e göre müzik önem ve değer açısından diğer sanat dallarını aşar. Çünkü müziğin yapısal özelliği, metafizik bir karakter taşır. Bir filozof olarak Schopenhauer müziğe diğer sanat dallarından daha fazla önem verir. Kendisi de her fırsatta flüt çalarak ruhunu dinlendirme egzersizleri yapar. Sanat dalları ilişkilerinde, resim-müzik, sinema-resim, edebiyat-tarih ve benzeri bağlantılar yapmak pekâlâ mümkündür. Müziğin her alanla çok rahat olarak bağlantılı olduğunu söyleye...
SANATTA YENİ BOYUTLARA DOĞRU Vural Yıldırım-Müzik Bilimci Batı merkezli düşüncenin değişik kodlama biçimleri vardır. Örneğin; mistik kavramını doğu için kullanır. Kendisinin daha rasyonel olduğunu belirtmenin en kolay yolu budur. Doğu her  yönüyle mistisizmi içinde barındırır. Batının rasyonalitesini almamış ve/veya reddetmiştir. İlahi dinlerin yanında zaman zaman doğu inaç sistemleri kamusal alanda gündeme gelir. Amerikalı film yıldızlarının Dalai Lama’nın etrafında toplanmalarını buna örnek olarak verebiliriz. Doğu belki de anlaşılması imkansız rasyonel yaşama aykırı, coğrafi-kültürel alan. Bu nedenle batının doğu tanımlaması içinde, biraz da etnosantrizm vardır. “Her yönüyle gelişmemiş bir medeniyet dünyası”. Bizler doğu mu? Yoksa batı mıyız? Bu sorun hala güncelliğini koruyarak tartışılmaya devam ediyor. Bize göre doğu neresi? Batı neresi? Bizim duruşumuz nerede başlıyor? Nerede bitiyor? Bu sorulara yanıt aramanın ötesinde ne olmak istediğimiz önemli. Bizler doğ...