Ana içeriğe atla

Kayıtlar

SELANİK YAHUDİLERİ "1856 - 1919 yılları arasında Selanik tarihinin en fırtınalı dönemi yaşanmıştır. Önemli ama gelişmemiş bir Osmanlı kenti olan Selanik, bu dönemin ilk otuz yılında, son derece önemli ekonomik, demografik, kültürel ve toplumsal gelişmelerin eşiğine girmiştir. Şehir ikinci otuz yılda ise Makedonya’daki halkların ulusal bağımsızlık savaşımları sırasında siyasal ve askerî çatışmaların odağı olmuştur. Bu  çerçevede bölgede oluşan yeni devletlere nüfûzlarını kabul ettirmeye çalışan Büyük Devletler arasındaki rekabet, Selanik’in Yunan egemenliğine geçmesine dek, bir dünya kenti haline gelmesi sonucunu doğurmuştur. Aynı dönem süresinde, sözü edilen sürece Yahudilerin katılımı özgün bir toplumun varlığını kanıtlar; bu ise Selanik’in tarihsel gelişiminden soyutlanamaz." RENA MOLHO
ΑŞΚ ΗİΚΑYΕLΕRİ JULIA KRISTEVA "Psikanalist olmak bütün hikayelerin aşktan söz etmek anlamına geldiğini bilmektir. Bana sırlarını dile dökerek emanet edenlerin bütün dertleri; geçmiş ya da şimdiki, gerçek ya da imgesel aşk yoksunluklarıdır. Ben bu durumu ancak kendimi bir sınırsızlık, acı ya da hayranlık noktasına yerleştirirsem anlayabilirim. Öteki, macerasını ancak benim zaafımla anlamlandırabili r. Felsefe, din, şiir, roman? Aşk hikayeleri. Platon’dan Aziz Tommaso’ya, Romeo ve Juliette’ten Don Juan’a, saz şairlerinden Stendhal’e, Meryem’den Baudelaire ya da Bataille’a kadar. Büyük simgesel irdelemeler her gün karanlıkta dinlenen şeylerin dışında bir şey söylemiyorlar. Ruhsal olarak hayatta olmak aşık olmak demektir; analizde ya da edebiyata maruz kalarak. Tüm insanlık tarihi muazzam ve sürekli bir aktarım sanki."
                            MISIR UYGARLIĞI VE SANAT   Tarih bizlerin dışında geçmişin hikayelendirilmesinden başka bir şey değildir. Tarih anlamını nereden başladığı ile değil, kimler tarafından yazıldığı ile sürdürür. İktidar ilişkileri, nesnel olmayan görüşler, etnosantrizmi tarihin yazımını etkileyen önemli öğelerdir.   Felsefe, sanat ve bilim dediğimizde aklımıza Grek uygarlığı gelir. Bu uygarlığa yapılan göndermeler zaten Mısır ve Mezopotamya’da binlerce yıldır varolan öğelerdir. Nasıl olup Grek uygarlığı bu ikisinin önüne geçebilmiştir anlaşılır bir şey değil! İlk yazıyı Mısır’lıların bulması ve bu yazının daha çok resimsel tarzda oluşu belki de Mısır’lılara ilk ressamlar dememizi gerektirir. Özellikle ölümle ilgilenmeleri ve felsefelerini bu boyutta düşünmeleri, kültürlerinin ve sanatlarının şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Despot Mısır krallarının gücü, devasa mezarları (piramit) ile simgeleşmiştir. Bu mezarların günümüzde de çektiği ilgi yalnızca bir mezar olar
MÜZİKOLOJİ HAKKINDA Sanat alanlarında çalışma yapanların en önemli sıkıntısı, kendilerini konumlandıracakları yerlerle ilgilidir. Bu aynı zamanda sanatçıların entelektüel düzeylerini de belirleyici bir rol oynar. Her sanatçı aslında alanının merkezinde olmayı ve olmaya çalışmayı kendine şiar edinmiştir. Müzik alanını, ünlü filozof Schopenhauer, sanatların en üstünde olarak tanımlar ve bunun gerekçelerini kendine göre belirtir. Ressamlar ise müziğin minör düzeyde sesler ve renkler ilişkisi olduğunu savunurlar. Edebiyatçılar, ses, tını ve tonlamanın iki sanat alanında paralel olduğunun belirtir. Hatta Yahya Kemal Beyatlı daha ileri giderek müzik ve şiiri aynı kategoride tanımlamıştır. Yazdığı Hayâl Beste, Kar Mûsikîleri, Mohaç Türküsü vb. eserleri müziğe göndermeler olarak da kabul edilebilir. Müziğin bu kadar ilgi çekmesinin altında yatan gerçekliği aslında tam olarak açıklamak mümkün değildir. Sanırım bu kadar kolay tüketilen ve bir o kadar da sevilen, sanat olarak  ta
        İstanbul’da Plastik Sanatlar ve Müzik Bir yandan popüler kültürün kuşatmasına maruz kaldığımız şu günlerde, diğer yandan bu kadar önemli gelişmelerin olması sevindiricidir. Yalnız müzikte değil sanatın tüm dallarında yaşanan bu negatif durum, toplumumuzun kültürel yapısın da önemli ölçüde etkilemektedir. Sanatçı sanatı sorgularken, aydınlarımızın postmodernist  kurama yeşil ışık yakmaları, sanat tartışmalarına yeni bir boyut kazandırmıştır. Tıpkı Antik Yunan’da, Orta Çağ’da olduğu gibi, hatta modernitenin doğum sancılarının yaşandığı dönemlerdeki gibi, sanat ve sanatçı yeniden sorgulamalarını, düşünsel savaşlarını yapmaktadır. Bir yanda çokuluslu şirketlerin sanata bakışları, diğer yandan ulusal bilinç ile sanatı ele alanlar… Tüm bu tartışmalardan kazanacak olan yine sanatın kendisi olacaktır. Çünkü toplumsal dinamizm, sanatın tüm hücrelerine nüfus eder. Ressamlarımızın yeni arayışları, müzisyenlerimizin deneysel çalışmaları, sinemada kısa film furyası, bu diyalektik s
NEDEN SANAT Sanat insanları sıkıntılarından uzaklaştıran onları hedeflediği gizemli bir dünyaya götüren diğer yandan kişilik oluşumunda kişinin gelişiminde rol oynayan toplumun sosyal yaşamında yapıcı görevler üslenen bir disiplindir. Sanatta biçim yaratma vardır ve  kendini biçimle ifade eder. Belirli bir konu içerik ve estetik değerlerle oluşturulan eserlerin  bir dili vardır. ‘’Sanat, tabiatta ve toplumda insanın anlatımıdır’’ der Joseph Bıllıet. İnsanın  ruhunda estetik hazlar uyandırır. Temel nokta bireyin kendisini ifade etmesidir. Bunun içinde her sanatçı farklı malzemeler ve teknikler kullanır. Seçtiği yöntemle düşüncelerine biçim verir. Bu yöntemlerden biride resimdir.  Hangi çağda, veya hangi akımda olursa olsun Resim, bir  yüzey üzerinde çizgi ve renk yoluyla ifade biçimidir. Kişileri birbirine yakınlaştırır. Ortak zevk noktalarının oluşmasına katkı yapar. Ulusal değerlerin oluşumuna hizmet eder. Evrensel olguların yaygınlaşmasını sağlar. Sanat insanın kendi insanl
               YÜCEL KALE “ÖZGÖRÜ” HEYKEL SERGİSİ G-ART GALERİ’DE Bağımsız, arınmış düşüncelerinin, fikre ve oradan heykele dönüşmesi ve bu sürecin var olmanın farkındalığıyla beslenmesi, Yücel Kale’nin ÖZGÖRÜ sergisinin ana fikrini oluşturuyor. Ahşap malzeme üzerinden sanatsal üslubunu oluşturan Yücel Kale’nin bu sergide cam, bakır gibi farklı malzemeleri ustalıkla kullanışı, denemeye ve yeniliğe açık, keşifçi yönünü gösteriyor. Sergide görme eylemini, kendine has şiirsel üslubu ile fantastik öğeler ve masallar üzerinden anlatım yolunu seçmesi, bakmak ve görmek arasındaki büyük farka dikkat çekiyor. Ürettiklerinin yalnızca heykel değil aynı zamanda resimsel öğeler taşıması da oldukça dikkat çekici bir unsur. Sergide karşımıza çıkan formlar bizi çocukluğumuza götüren harikalar diyarının anahtarı gibi.  Burada dikkat çeken bir diğer nokta ise portrenin önemi. Kullandığı her malzemede karşımıza çıkan kuvvetli portrelerde her türlü mimik ve ifade, eserin can alıcı noktası h