23 Ocak 2016 Cumartesi

Popüler Müziği Anlamak
Yazan: Ayhan Erol
Bağlam Yayınları

 Popüler müziği kültürel kimlik bağlamında anlamaya çalışmak, popüler müziğin kültürel kimliğe, kültürel kimliğin de popüler müziğe ne verdiğini ve birbirlerini "nasıl" güçlendirdiğini sormak demektir. Kültürel kimlik, 'ölçeği ve niteliği ne olursa olsun toplulukları birbirinden ayıran öğelerin bileşimi'dir. Bu aynı zamanda "kültürel farklılık" temeline göre biraraya gelmiş grupların, ayırdedilme, karşı olma ya da kendisi olma arzusu ile geliştirdiği bir aidiyet bilincidir.
Bu çalışma popüler müzikte anlamı, kollektivitenin sınırları içinde üretilen bir ürün olarak ele alır. Bu yaklaşımla kültürel kimliği oluşturan, pekiştiren, dönüştüren birikimi "anlamaya" yardımcı olacak kavramsal çözümlemeler yapar ve bunların etkin kullanıldığı bir kuramsal çerçeve önerir. Kitabın son bölümünde bu çerçeve Türkiye'deki popüler müzik bağlamında ele alınır. Böylece resmi politik söylemde törpülenen, yasaklanan; seçkinci ya da gelenekçi söylemde sövülen ve kolayca ideal tartışmasına çekilen arabesk, farklı kültürel kimliklere sahip insanların 'birlik' olmadan 'beraberlik'lerine, dolayısıyla da benzer popüler deneyimlerine karşılık verecek esneklikte sahip çıkan bir popüler müzik olarak kabul edilir.




2 Ocak 2016 Cumartesi

Tualden Sese -Esra Bilo Resmi Hakkında



Sanatçıyı diğerlerinden ayıran özellik; deneysel ve özgün olmadır. Bir eserin karşısına geçtiğinizde sizde farklı imgeler, farklı tınılar yaratmıyorsa özgünlüğü sorgulamak zorunda kalırsınız. Sanatçı daima farklı bir dil yaratma peşindedir. Yarattığı bu dili hem kendisi öğrenirken hem de başkalarına eserleriyle öğretme mücadelesi verir.  Sanat ürünleri nasıl olursa olsun, nihayetinde yaşam platformunda sergilenme biçimleriyle kendi iç dinamiğinin ipuçlarını verir.

Kendini yenileyen sanatçı, her anlamda farklı sanat dillerinin kodlarını çözme konusunda da başarılı olur. Bu anlamda Esra Bilo, yaptığı çalışmalarda izlediği çizgi açısından oldukça farklı ve dikkat çekici eserler üretme konusunda başarılı performans sergiliyor.
Soyut çalışmalarındaki amorf biçimlerin algıda yarattığı izlenimler, çizgi ve ışık kompozisyonları resim sanatı açısından yeniliklerle doludur. Renk armonisinde var olan yaklaşımları bizleri aynı zamanda müzikal çağrışımlara yönlendirmede yardımcı olur.
Ondokuzuncu yüzyılın sonlarında başlayarak, yirminci yüzyılda kendi varlığını kabul ettiren avangard müzik, atonalite, minimalizm, vb akımlar Sanat dünyasında özellikle müzik alanında kendini ağırlıklı olarak gösterdi. Yeni akımların ortaya çıkması ve kabul görme süreci oldukça uzun bir zaman sürecinde oldu.
Günümüzde müzikte var olan yeni akımların hala “laboratuar müziği-deneysel müzik” diye adlandırılması bu sürecin devam ettiğini gösterir. Müzikteki kırılma noktası belki de tonalitenin uğradığı değişim ve/veya yaşadığı yapısal devşirme travmadır. Çünkü duyular ve duygularla ilintili sanat, aynı zamanda metafizik bir karakter içerir. Müziğin gücü bu bağlantıda aslında dışsal olana daha yakın olmasından kaynaklanır. Resim kadim dönemlerden beri bir yerlerde durur. Müzik ise zaman içinde akışkanlık gösterir.
Müziğin kökeni ile resmin kökenini aynı eşzamanlı bağlam ile anlamlandırmak doğru değildir. Her ikisi de sanatın dalları olmakla beraber, ontolojik düzlemde birbirleriyle ilişkileri tamamen bağlantısızdır. Resim ve müzik zaman zaman ortak terminolojiyi kullansa da, içerdikleri anlam ve yüklenen kodlar  açısından birbirlerinden bağımsız karakter içerirler.
Resim ve müziğin bağlantıları kadim zamanlarda değil, yakın dönemin “avangard” yönelimlerinde aranmalıdır. Resim armoni içerir, müzik tonal duruşa başkaldırarak armonik yapıyı reddeder. Aynı zamanda ton kavramındaki metafizik öğeler, yerini çok boyutlu görüşlere bırakır. Örneğin kutsal üçlüden gelen Holy trinity kavramı gibi.
Sanattaki form yapısının, toplumsal hiyerarşi ve düzen ile doğrudan bağlantısı, yeniden sorgulanmak üzere soyut biçimde kendini gösterir. Soyut sanat, özünde terminolojik olarak formel bir yapısal bütünlük göstermeyi reddeder. Bir başka değişle toplumsal düzen sanata  yapı itibarı ile kendini dayatır.


Esra Bilo, resimlerinde süregelen yapısal dayatmaya karşı, amorf biçimler ile karşı durur. Resim kompozisyonlarındaki anlatım kendini soyut ve biçimsiz çizgi, ışık demeti olarak gösterir. Resim temalarında var olan minimal düzeydeki detaylar, müzikteki motif kavramınagöndermelerde bulunur.  Resim sanatında yapılan tuvaldeki  boya ile mücadele, müziğin doğaçlama ya da kurgu düzeyindeki anlık düzenlemelere benzer. Esra bilo ortaya koyduğu ürünlerde, sanatın geldiği boyutun,  bellek, izlenim, kurgu üçgenine güzel bir örnektir.

                                                                                                    Vural Yıldırım








12 Aralık 2015 Cumartesi

                            Flüt- Arp Konseri

Nihan Atalay, flüt
Yonca Atar, arp
Yer: Sulukule Sanat Akademisi
Tarih: 20ARALIK2015

Saat: 13:00  ÜCRETSİZ
Nihan ATALAY

İstanbul’da doğan sanatçı, flüt eğitimine Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Prof. Mükerrem Berk ile başladı.

1998 yılında konservatuvardan mezun olduktan sonra  Fransız Hükümeti’nden almış olduğu sanat bursuyla  Lyon Devlet Konservatuarı’na kabul edildi ve aynı konservatuvardan  pekiyi derece ile mezun oldu.

İsviçre Hükümetinin verdiği artistik bursa layık görülerek 2002 yılında Lozan Konservatuvarı Yüksek devresine kabul edildi. Ünlü Fransiz flütist José-Daniel Castellon’un sınıfında konsertistlik ve pedagoji bölümlerinde eğitim gördü ve üstün başarıyla mezun oldu.

Barok müziğe olan ilgisi Nihan Atalay’ı Cenevre ve Basel Konservatuvarları Yüksek Devrelerinde, Barok Müzik Bolümlerinde Lisans sonrası çalışmalarına yönlendirdi. Ünlü Barok flüt sanatçıları Marc Hantai, Barthold Kuijken ve Serge Saitta ile çalışmalarını sürdürdü.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı, İsviçre Nicati De Luze Çağdaş Müzik Vakfı, Sandoz Vakfı ve Cenevre Üniversitesi Derneği tarafından sanat bursları ile ödüllendirildi. Ayrıca Cenevre Konservatuvarı'nca kendisine yaptığı çalışmalardan dolayı bir adet flüt hediye edildi,

Sanatçı, Barok müziğin yanı sıra Çağdaş müzik tekniklerine olan ilgisi sayesinde 2005 yılında yüzyılımızın en ünlü şefi ve bestecilerinden olan Pierre Boulez’in daveti üzerine  Lucern Akademi Orkestrası’nda çalışma fırsatı buldu ve 20. yüzyıl çağdaş eserleri üzerinde çalıştı.

Sanatçının beraber çalıştığı flütcüler arasında dünyaca ünlü Emmanuel Pahud, Michel Moragues, Sophie Cherrier, Patrick Gallois, Phillippe Bernold gibi isimler bulunmaktadır.

Cenevre Oda Müziği Orkestrası’nda  solo flütist olarak orkestra çalışmalarına devam eden alan Nihan Atalay,Cenevre Devlet  Konservatuvarı’nda görev almıştır.

Sanatçı Yardımcı Doçent olarak Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ve İstanbul Teknik Universitesi MİAM’da flüt ve barok muzik dersleri vermekte ve kariyerine yurtiçi ve yurtdışında solo konserleriyle devam etmektedir.

Nihan Atalay son olarak 2012 yılında ABD Uluslararası Flüt Derneği'nin Las Vegas’ta düzenlemiş olduğu Barok flüt yarışmasında birincilik kazanmış ayrıca jüri özel ödülüne layık bulunmuştur.

Yonca ATAR

1991 yılında İstanbul'da doğdu. Arp eğitimine 2002 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda İpek Mine Sonakın ile başladı. 2006 yılında AKM'de "MSGSÜDK Genç Senfoni Orkestrası" eşliğinde "Handel Sib Major Arp Konçertosu"nu solist olarak seslendirdi. 2008 ve 2009 yıllarında Yıldız Teknik Üniversitesi'nin düzenlediği "Genç Arpistler" konserlerinde aktif olarak yer aldı. BBC Senfoni Orkestrası’nın Türkiye’deki atölye çalışmalarında yer aldı. Aynı yıl Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da Lubomir Pipkov Ulusal Müzik Okulu tarafından düzenlenen "5. Uluslararası Genç Virtüözler Yarışması"nda birincilik ödülü aldı. Jana Bouskova, Andrew Lawrence-King, Lavinia Meijer, Isabelle Moretti, Benoit Wery ve Naoko Yoshino’nun ustalık sınıflarına katıldı, 2010 yılında "53rd Academie Internationale d'Ete de Nice-France"da Berlin Filarmoni Orkestrası solo arpisti Marie-Pierre Langlamet ile çalıştı. Akbank Oda Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, MSGSÜDK Senfoni Orkestrası ve Türkiye Ulusal Gençlik Filarmoni Orkestrası’nda yer aldı. Erdem Çöloğlu, Gürer Aykal, İnci Özdil, Cem Mansur, Ender Sakpınar, Klaus Weise, Pierre Calmelet, Marek Pijarowski gibi şeflerle çalışma fırsatı buldu. 2012'de Paris'te düzenlenen 'Opus Erasmus II' programında Erdem Çöloğlu, Ahmet Altınel, Pierre Calmelet ve Michelangelo Galati'nin atölyelerinde aktif katılımcı olarak yer aldı. Aynı yıl Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası ile Türkiye ve Avrupa’da orkestra ve oda müziği konserleri verdi. 2012 Mayıs ayında Mezuniyet Konseri başlığıyla "MSGSÜDK Senfoni Orkestrası" eşliğinde "Ginastera Arp Konçertosu"nu solist olarak seslendirdi. Yüksek lisans eğitimine Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvar'ında İpek Mine Sonakın ile başladı, 2013-2014 eğitim yılında Erasmus öğrenci değişim programıyla Paris Conservatoire National Régional de Boulogne-Billancourt’ta Anne Ricquebourg’un öğrencisi oldu. Burada fransız arp repertuvarı ve pedagojik çalışmalarının yanı sıra solo, oda müziği ve orkestra konserleri verdi, Orchestre Symphonique de Campus d’Orsay ileMartin Barral yönetiminde Paris çevresinde orkestra konser turnesinde yer aldı. Marie-Claire Jamet'nin ustalık sınıfına katıldı. 2014 Nisan ayında, 27 yıl sonra Kırgızistan'ın ilk arp konserini başkent Bişkek'te gerçekleştirdi. Burada çeşitli radyo ve televizyon programlarına konuk oldu, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nde ve filarmoniyle gerçekleştirdiği konserleri devlet kanallarında yayınlandı. Aynı yıl temmuz ayında gerçekleşen ‘47. Internationalen Ferienkurse für Neue Musik’e katıldı, burada Gunnhildur Einarsdottir ile yeni müzik çalışmaları ve konserler yaptı. Yonca Atar, yüksek lisans eğitimine Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvar'ında İpek Mine Sonakın ile devam etmekte, aynı kurumda asistan olarak ders vermektedir.






                                              LUCiANO POMPiLiO-Gitar Konseri
İtalyan gitar sanatçısı Luciano Pompilio 1990 da Foggia Giordano konservatuarını Mileto, Marcotulli ve Palamidessi ile çalışarak başarıyla bitirdikten sonra çeşitli ustalarla seminerlere katıldı. Aynı zamanda Bologna Üniversitesi’nde yüksek derece yapan sanatçı daha sonra solo ve oda müziği çalışmalarına başladı. Caputo ile kurduğu ikili 15 defa birincilik kazanarak, sanatçılara çok büyük başarılar getirdi. Avrupa ve Amerika kıtasında verdiği konserlerle adını duyuran sanatçı daha sonra Roma Sanat Akademisi’nde konser solistliği alanında çalışma yaptı. RAI 3 TV başta olmak üzere Ukrayna ve Fransa’da TV istasyonlarına konuk oldu. Polonya, Almanya, Amerika ve Kore’de masterclasslar verdi. Sanatçı bugüne dek 6 CD yapmıştır. Luciano Pompilio Manfredonia Gitar Festivali’nin ve St. Giovanni Rotondo Oda Müziği Serisinin direktörlüğünü yapmakta, aynı zamanda Foggia Umberto Giordano Konservatuarı’nda gitar öğretmenliği yapmaktadır.


 Yer: Sulukule Sanat Akademisi
Tarih: 13 ARALIK 2015
Saat: 13:00
Ücretsiz


22 Mayıs 2015 Cuma



6.Uluslararası İstanbul Opera Festivali 

8-18 Haziran 2015 tarihleri arasında
Başlıyor!

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen 6. Uluslararası İstanbul Opera Festivali W. A. Mozart’ın ünlü operası“Saraydan Kız Kaçırma” ile açılacak. Eser; 8-9 Haziran 2015, Pazartesi ve salı akşamı, İstanbul Devlet Opera ve Balesitarafından, İstanbul Arkeoloji Müzesi Bahçesi’nde sahnelenecek. Türk-Osmanlı kültür ve sanatından etkilenilerek 16. yüzyılda Batı Avrupa’da ortaya çıkan Turquerie akımının en güzel örneklerinden biri olan ve Mozart’ın Mehter Marşı ritimlerinden etkilenerek bestelediği eseri Yekta Kara sahneye koyuyor.

19 Mayıs 2015 Salı


GİTARİST
Erhan BAYLADI

Bu kitabı kimler okumalı?.. 
-Her istediğini rahatça elde edebilen, ergenlikten delikanlılığa doğru yol alan çocuklar okumalı.
-İstendiğinde her şeyin üstesinden nasıl gelinebileceğini öğrenmek isteyenler okumalı.
-Müzikle hayatını idame ettirmeye niyetlenen gençler okumalı.
-Müzik hayatıyla, sevdiği kızın arasında kalan gencin başından geçenleri öğrenmek isteyenler okumalı.
-Gerçek tutkunun ne demek olduğunu öğrenmek isteyenler okumalı.
-68'li yıllarla, 70'li yıllardaki Beyoğlu'nu daha iyi tanımak isteyenler okumalı.
Bu kitabı okuyanlar; insanlar hakkında peşin hükümlü olmamayı öğrenecekler…



6 Mayıs 2015 Çarşamba


Yasemin Lumalı-Sanatçı
1994 yılında İzmir 100 ncü Yıl Olgunlaşma Enstitüsü’nün Stilistik ve Modelistlik Bölümü’nde eğitim aldığım sırada Modernizasyon dersimizden çok keyif almıştım.
Anadolu'nun en eski geleneksel el sanatlarından olan Şile Bezi ve Yazma kumaşlarını beğenmemin yanı sıra onlara her baktığımda çocukluğuma dönerim.
Çocukluğumda annem kendisine, bana ve kardeşime elbiseler dikerdi Şile Bezi  ile.  Yazma’yı giysi kenarlarına aksesuar olarak kullanırdı.
İlk dikiş bilgi ve becerimi annemden öğrendim.
Annemin vefatı ardından yaşadığım derin acı ve ona duyduğum özlemle giysi tasarımlarımın üretim dönemi, birbirlerine aşık olup evlenen anne ve babamın aşklarına gönderme yaptığım ‘Aşk’ teması ile başladı.
Giysilerde yer alan el dikişi olan karanfil motifi ile, annemin ardından çok kısa bir sürede vefat eden babama atıfta bulundum.  Babam, anneme tüm özel günlerde bir buket karanfil verirdi.
Böylesine güzel ve özel kumaşlarımızın kullanım açısından kaybolmaya yüz tutmaya başlaması bende ciddi üzüntü yarattığından, Şile Bezi ve Yazma kumaşlarını Fütüristik çizgide birlikte kullanarak giyilebilir giysiler olarak tasarladım.
Son dönem resimlerimde yer verdiğim yüzey bölümlerinden yola çıkarak oluşturduğum kolaj tekniğini kumaşa uygulayarak çalıştığım giysi tasarım yolculuğumun bu ilk örnekleri tematik olarak devam edecektir.


Yasemin Lümalı is an artist and designer based on Turkey. She focused on semi-modern and functional garments and she produced clothes by using traditional Turkish fabrics ‘Şile bezi’ (Shelebazy) and “Yazma” (Yazmah). Yasemin finds her inspiration within the textile crafting traditions of ancient times and the vivid beauty of traditional fabrics.
Her  slow fashion designs reflect her glance of everyday life.
Her semi-handmade wearable pieces are created for  ‘Şile Bezi’ and are designed by using authentic ‘Yazma’ fabrics collage-combination for an artisan haute-couture label.They reflect her artistic approach and sensitivity of her collage paintings. All products are made in Turkey with an environmental sensitivity.
Yasemin learnt stitching and sewing from her mother when she was young. In 1994 she graduated from İzmir Olgunlaşma Enstitüsü, department of stylist and modelist and became a dress designer. After rediscovering her childhood love and talent for painting; she attended to the studio of painter Yusuf Taktak and has continued her professional painter career since then. She participated to 20 group exhibitions and 6 solo exhibitions in Ankara, Istanbul and Izmir cities of Turkey. Recently, she participated to “Connecting Times” themed Florence Design Week in Italy with a collage work of her in 2012. She was among the 8 painters who were selected from Turkey. Besides, she participated 2nd İzmir International Biennal in 2013 with her “Turkish Women Composer Triptic Collage” work.
After passing of her mother two years ago, who Yasemin shared all sewing and dress making experiences, her mother has come to her mind strongly and rapidly. This led her to design their common sewing experiences with her mother and decided to create wearable “Şile bezi” dresses with “Yazma” collage-combinations. These style of dresses are a reference to her mother’s productivity and dresses she stitched in order to contribute to family budget as well as dresses she stitched for Yasemin and her sister.
The carnation flower motifs on dresses have a special meaning. They present love of her father, who also passed away four months after the passing of her mother because of his sadness, for her mother. He always brought carnation flowers to her mother on their special days.






                    Sessiz Bir Çığlıktır Hakan Ali Toker Ritüellerin gündelik yaşamdan koparak, kamusal alan dışına çıkmasıyla birlikte müzi...