Ana içeriğe atla

Yasemin Lumalı-Sanatçı
1994 yılında İzmir 100 ncü Yıl Olgunlaşma Enstitüsü’nün Stilistik ve Modelistlik Bölümü’nde eğitim aldığım sırada Modernizasyon dersimizden çok keyif almıştım.
Anadolu'nun en eski geleneksel el sanatlarından olan Şile Bezi ve Yazma kumaşlarını beğenmemin yanı sıra onlara her baktığımda çocukluğuma dönerim.
Çocukluğumda annem kendisine, bana ve kardeşime elbiseler dikerdi Şile Bezi  ile.  Yazma’yı giysi kenarlarına aksesuar olarak kullanırdı.
İlk dikiş bilgi ve becerimi annemden öğrendim.
Annemin vefatı ardından yaşadığım derin acı ve ona duyduğum özlemle giysi tasarımlarımın üretim dönemi, birbirlerine aşık olup evlenen anne ve babamın aşklarına gönderme yaptığım ‘Aşk’ teması ile başladı.
Giysilerde yer alan el dikişi olan karanfil motifi ile, annemin ardından çok kısa bir sürede vefat eden babama atıfta bulundum.  Babam, anneme tüm özel günlerde bir buket karanfil verirdi.
Böylesine güzel ve özel kumaşlarımızın kullanım açısından kaybolmaya yüz tutmaya başlaması bende ciddi üzüntü yarattığından, Şile Bezi ve Yazma kumaşlarını Fütüristik çizgide birlikte kullanarak giyilebilir giysiler olarak tasarladım.
Son dönem resimlerimde yer verdiğim yüzey bölümlerinden yola çıkarak oluşturduğum kolaj tekniğini kumaşa uygulayarak çalıştığım giysi tasarım yolculuğumun bu ilk örnekleri tematik olarak devam edecektir.


Yasemin Lümalı is an artist and designer based on Turkey. She focused on semi-modern and functional garments and she produced clothes by using traditional Turkish fabrics ‘Şile bezi’ (Shelebazy) and “Yazma” (Yazmah). Yasemin finds her inspiration within the textile crafting traditions of ancient times and the vivid beauty of traditional fabrics.
Her  slow fashion designs reflect her glance of everyday life.
Her semi-handmade wearable pieces are created for  ‘Şile Bezi’ and are designed by using authentic ‘Yazma’ fabrics collage-combination for an artisan haute-couture label.They reflect her artistic approach and sensitivity of her collage paintings. All products are made in Turkey with an environmental sensitivity.
Yasemin learnt stitching and sewing from her mother when she was young. In 1994 she graduated from İzmir Olgunlaşma Enstitüsü, department of stylist and modelist and became a dress designer. After rediscovering her childhood love and talent for painting; she attended to the studio of painter Yusuf Taktak and has continued her professional painter career since then. She participated to 20 group exhibitions and 6 solo exhibitions in Ankara, Istanbul and Izmir cities of Turkey. Recently, she participated to “Connecting Times” themed Florence Design Week in Italy with a collage work of her in 2012. She was among the 8 painters who were selected from Turkey. Besides, she participated 2nd İzmir International Biennal in 2013 with her “Turkish Women Composer Triptic Collage” work.
After passing of her mother two years ago, who Yasemin shared all sewing and dress making experiences, her mother has come to her mind strongly and rapidly. This led her to design their common sewing experiences with her mother and decided to create wearable “Şile bezi” dresses with “Yazma” collage-combinations. These style of dresses are a reference to her mother’s productivity and dresses she stitched in order to contribute to family budget as well as dresses she stitched for Yasemin and her sister.
The carnation flower motifs on dresses have a special meaning. They present love of her father, who also passed away four months after the passing of her mother because of his sadness, for her mother. He always brought carnation flowers to her mother on their special days.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

 YAZMA SANATI EDEBİYATIN ÖTESİNDE BİR EYLEMDİR. Yazma sanatı ki biz ona genelde edebiyat diyoruz, daima müziğin gölgesinde varlık göstermiştir. Bu tezimize edebiyat alanında çalışanlar karşı çıkacaklardır. O zaman operayı, müzikalleri ve sadece Proust’u hatırlatmak yeterli olacaktır. Aynı zamanda müziğin edebiyat gibi kurmaca bir sanat alanı olduğunu savunanların karşısındayım. Edebiyat müziğe göre daha sınırlı metaforlar içinde hareket etmesine rağmen, müziğin sınırsız malzeme kaynağı besteciye özgürlük alanı sağlar. Müzik doğanın insana özgür hissettirebileceği belki de tek alandır. André Gide çalışması olan Chopin Üzerine Notlar adlı çalışma müzisyenlerin mutlaka okuması gereken kitaplar arasındadır. Kelimeler zihnimizi sınırlarken, ses ve sessizlik yapıt çerçevesinin sınırlarını kaldırır. Bu nedenle edebiyat literatürü müziğin engin denizlerine yelken açan yazarlarla doludur. Antik Yunandan zamanımıza uzanan edebiyat müzik birlikteliğinin zamanla ayrıştığı ve kendi çerçevelerin...
  VURAL YILDIRIM Vural YILDIRIM is a prominent Turkish academic and author in the field of music philosophy. He completed his undergraduate and graduate studies at the Mimar Sinan Fine Arts University State Conservatory, in the Department of Ethnomusicology and Folklore. His academic work focuses on music philosophy, aesthetics, folk music, and popular music, and he has written extensively on these subjects. Yıldırım co-authored the book Introduction to the Philosophy of Music ( Müzik Felsefesine Giriş ) with Tarkan Koç. The work is considered one of the significant contributions to the field of music philosophy in Turkey and was published by Bağlam Publishing. He is also known for his book The İsmail Tunalı Book ( İsmail Tunalı Kitabı ). Actively involved in academic publishing, Yıldırım is one of the editors of Bağlam Publishing’s Music Sciences Series. He has edited special issues for journals such as Folklore/Literature ( Folklor/Edebiyat ) and Sociology ( Toplumbilim ), de...
        Müzik ve Edebiyat İlişkisi Müziğin edebiyat ile ilişkisini irdelemeden önce, aslında sanatın kendi içinde ciddi olarak yapısal bir bağlantı ağı olduğunu söylemeliyiz. Her sanat alanı kendini bir başka sanat alanı ile besler. Sanatın kendi içindeki ilişkisini hiyerarşik olarak da ayırmak mümkündür. Gerçi bu ilişkinin hiyerarşisi nereden baktığınıza göre değişir. Arthur Schopenhauer müziği sanat hiyerarşisinde en üste koyar. Ona göre müzik ontolojik olarak katarsis görevi üstlenmiştir. Schopenhauer’e göre müzik önem ve değer açısından diğer sanat dallarını aşar. Çünkü müziğin yapısal özelliği, metafizik bir karakter taşır. Bir filozof olarak Schopenhauer müziğe diğer sanat dallarından daha fazla önem verir. Kendisi de her fırsatta flüt çalarak ruhunu dinlendirme egzersizleri yapar. Sanat dalları ilişkilerinde, resim-müzik, sinema-resim, edebiyat-tarih ve benzeri bağlantılar yapmak pekâlâ mümkündür. Müziğin her alanla çok rahat olarak bağlantılı olduğunu söyleye...