Ana içeriğe atla

Kayıtlar

                        MÜZİK BİLİM’DEN “HABERSİZ” MÜZİK YAZARLARI                                         Vural Yıldırım-Müzikbilimci                                                                                     Müzik ile ilgili her yazı, ilgi alanım olduğu için dikkatimi çeker. Müzik, önceleri benim için dinlenme-eğlenme aracı iken, şimdi; mesleğimin parçası, çalışmalarımın “nesnesi” haline geldi. Müzik yazıları da artık daha bir önem kazandı. Yazılan her yazı süreç içinde tarihe mal oluyor.  “iyi” olması, “kötü” olması dışında tarihi belge niteliği her müzik yazısını önemli kılıyor. Müzik bilimci bu nedenle tarih konusunda hassas olmalıdır. Çünkü müziği müzisyenler yaparken, müzik tarihini müzik bilimciler yazmaktalar. Yazılar sonuçta literatürü oluşturarak  tarihin seyrine etki etmekteler. Sayın Kemal Küçük’ün yazısını ( “Müzikbilimsiz Müziğimiz” Milliyet Sanat, Nisan: 2005) okuduğumda hem üzüldüm, hem de sevindim. Romantik Dönem etkileri taşıyan girişin
TEMEL BESTELEME MALZEMELERİYLE ÇAĞDAŞ MÜZİK Yazan: Seyit Yöre Bağlam Yayınları Müzik Bilimleri Dizisi Editör: Vural yıldırım
Müzik Sosyolojisi Edip Günay Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27 "Müzik Sosyolojisi; doğayı göz ardı etmeksizin insan kültürü içinde bireylerin, sosyal grupların ve kuruluşların etkileşimlerinden oluşan gerçekleri müzikle ilişkili olarak araştıran denemelerden edinilmiş kuramsal bilgiler ile bu deneyimlerden yararlanılarak sistematikleştirilmiş bilgilerden oluşan bir çalışma alanıdır. Diğer bilim ve sanat alanlarında olduğu gibi, sosyoloji ve müzik sosyolojisi de kültürün diğer kurumları ile etkileşimdedir. Bu nedenle kitapta ilişkilerin incelendiği bir bölüm bulunmaktadır. Genel yaklaşım ise, "Kültürel Müzik Sosyolojisi" anlayışına uygun olarak nitelendirilebilir. Bu yapı ve içerik nedeniyle kitap aynı zamanda bir ‘Müzik Kültürü’ kaynakçısı olarak düşünülebilir." Edip Günay
SANATTA YENİ BOYUTLARA DOĞRU Vural Yıldırım-Müzik Bilimci Batı merkezli düşüncenin değişik kodlama biçimleri vardır. Örneğin; mistik kavramını doğu için kullanır. Kendisinin daha rasyonel olduğunu belirtmenin en kolay yolu budur. Doğu her  yönüyle mistisizmi içinde barındırır. Batının rasyonalitesini almamış ve/veya reddetmiştir. İlahi dinlerin yanında zaman zaman doğu inaç sistemleri kamusal alanda gündeme gelir. Amerikalı film yıldızlarının Dalai Lama’nın etrafında toplanmalarını buna örnek olarak verebiliriz. Doğu belki de anlaşılması imkansız rasyonel yaşama aykırı, coğrafi-kültürel alan. Bu nedenle batının doğu tanımlaması içinde, biraz da etnosantrizm vardır. “Her yönüyle gelişmemiş bir medeniyet dünyası”. Bizler doğu mu? Yoksa batı mıyız? Bu sorun hala güncelliğini koruyarak tartışılmaya devam ediyor. Bize göre doğu neresi? Batı neresi? Bizim duruşumuz nerede başlıyor? Nerede bitiyor? Bu sorulara yanıt aramanın ötesinde ne olmak istediğimiz önemli. Bizler doğu il
        İstanbul'da Plastik Sanatlar ve Müzik                                                                                                          Vural Yıldırım-Müzik Bilimci Plastik sanatlarda, özellikle resim alanından dostlarımızla zaman zaman bir araya gelerek sanat üzerine konuşuyoruz. Başlangıçta ressam ve müzisyenler arasında nasıl bir diyalog olacağına kuşku ile bakılmıştı. Bunu ben de çok doğal karşılıyorum. Resim ve müzik; 18. yüzyıla kadar tamamen birbirlerinden bağımsız, aralarında herhangi bir ilişki olmayan iki sanat dalı. Oysa şimdi görüyoruz ki, özellikle son yüz yıldır, resim ve müzik arasında her şeyden önce “dil” bağı kurulmuş. Bu bağ iki alanı birbirine eklemleyerek neredeyse yeni bir sanat alanı üretecek. Ressam ve müzisyenin konuşmalarındaki terminolojinin benzeşikliği, kimin hangi alandan olduğunu ayırt etmemizin zorluğu ile daha kolay anlaşılmaktadır. Resmin dili müziğin dili ile, müziğin dili resmin dili ile ifade edilebiliyor. Örneğin,
Bağlam Yayınları YALAN/Sanat Konuşmaları 76 Sayfa 0212 243 17 27 Ahmed Adnan Saygun’un pek bilinmeyen Yalan-Sanat Konuşmaları kitabı adlı 64 yıl sonra yeniden yayınlandı… Ahmed Adnan Saygun’un 1943 yılında Ulus Gazetesinde yazdığı yazılardan derleyerek ilk defa 1945 yılında yayınladığı ve çoksesli müzikte ulusalcılıkla ilgili söylemlerini “ Ben temsillerle söz söyleyeceğim ” diyerek betimlediği bu kitabı, Müzikolog Seyit Yöre tarafından yayına hazırlanarak Bağlam Yayınları Müzik Bilimleri Dizisi içinde yeniden yayınlandı. Yalan-Sanat Konuşmaları , Bağlam Yayınları’ndan daha önce yayınlanan Biyografya 5-Ahmed Adnan Saygun adlı çalışmadan sonra Ahmed Adnan Saygun’la ilgili ikinci kitaptır. Yalan-Sanat Konuşmaları , Saygun’un görüşlerinin yanı sıra Seyit Yöre’nin çeşitli açıklamalarıyla da desteklenmiştir. Yalan-Sanat Konuşmaları , sadece müzik alanını değil, Ahmed Adnan Saygun’un işlediği konular itibariyle, Edebiyat, Felsefe, Tarih, Sanat Tarihi ve Sosyoloji gibi bi
Yerellik ve Müzik Vural yıldırım-müzikbilimci Sanat her zaman yeni bir başlangıçtır. Hangi sanat dalı olursa olsun, eserlerin zamanı yoktur. Onlar geçmişten bu günden ve gelecekten izler taşırlar. Müzik bu alanda belki de en şanslı olanıdır. Gerçi müziğin kayıt altında olmaması, onu uzay boşluğunda “yok olmaya mahkûm eder” gibi düşünülmesine yol açsa da, sesler her daim varlığını sürdürür. Resimler tual üzerinden bizlere seslenirken, sanki alay eder gibidirler. Renk ve biçimler bize dayatılan kompozisyonlardır. Zamanın tanıklığına renklerin armonisi kanalı ile şahit oluruz. Ressamın tual üzerine hapsettiği dünya tasarımı, bizlere sadece ironik göndermelerde bulunur. Müziğin doğasında ise durum daha karmaşık ve bir o kadar da naiftir. Müzik bizlerle sadece sesler kanalı ile iletişim kurmaz. Aynı zamanda irrasyonel dünyamızda da imgeler yaratmamıza yardımcı olur. Böylece müzikal kompozisyonlar, ikinci bir boyutta kafamızda yeniden şekillenir. Sanatın işlevselliğin