17 Mayıs 2013 Cuma

Arif Şentürk-sözlü tarih çalışması
Haz: Süleyman Şenel


Arif Şentürk!
Sanat hayatının 50 yılını, Zeytinburnu’nda yaşayan ve sevenlerine de yaşatan bir kültür hazinesi…

Arif ŞENTÜRK’ün Kumanova’da başlayıp, Zeytinburnu’nda şekillenen hayatı, evlâd-ı fâtihânın asırlara sığmayan serencâmını ve Şentürk ailesinin geçen asırdan bu yana akılda kalan varoluş mücadelesinin gizli kalmış köşe taşlarını kapsıyor. 



9 Mayıs 2013 Perşembe

ULUSLARARASI 19. ISTANBUL BAROK FESTIVALI
  4/8 Mayıs 2013
Barok saraylar, Barok muziklerin gelistigi konser, opera ve balelerin de mekanlari olmustur. Aynali galeriler (aynali salon), saray tiyatrolari, saray bahceleri, kiliseler, satolarin genis hol mekanlari bircok yeni muziklerin ilk sunuldugu yerler olmustur. Bu muzikleri siparis ederek yazilmasina katkida bulunmus kral, prens, prenses, han ve sultanlarla yasatilmis muzikler sosyal ortamin birlikteligine de vesile olmustur. Monarsi ya da hanedanin sade vatandasla kaynasmasinin olumlu ve olumsuz ilk belirtilerini barok ortamda gormekteyiz. Halka ait soylem, dans ve jestlere yer verilir olmus ve insani duyguların abartili yorumlari hos karsilanir olmustur.
 
Opera librettolari ve tiyatro oyunlarinin metinleri; yazarinin deyisleri arasina, eski mitolojik hikayelerin ve eski kitaptan (Tevrattan) alinma olaylar ile dolayli yazilan hikayelerin muziklendirildigi yeni bir mecradir. Muzikte halkin danslarini kaynak kullanan calgi muzikleri ve yeni formlar doga ile iliskili muzikli anlatimlar, taklitler gelistirilir. Bunlarin her biri gorkemli sunuslardir. Turklerin Barok muziklerdeki ortak paydaligi olan Osmanli sarayi da, yeni sarki, soz ve formlari calgi muzigi konusundaki yenilikleriyle Osmanli Barok muziginin en guzel ve gorkemli kulliyatina sahiptir.
 
Barok saraylarinin yukarida saydigimiz bu ozelligi, festivalimizin programlarinin zengin icerigi ile sunulacaktir. Bu yilin temasindaki saray baglamini gercekci olarak yansitabilecegimiz yegane mekanin Turkiye nin ayakta kalabilmis son saray tiyatrosu olan Yildiz Sarayi Tiyatrosu olacagini dusunduk. Bu yuzden festivalimizin acilis konseri Yildiz Sarayi Tiyatrosunda gerceklesecektir. Org calgisinin tarihte Istanbul dan yayildigi ve barok donemde yazilan gorkemli Barok org eserleri dusunulerek hazirlanan gezi programi sonrasi gerceklesecek ikinci konser Istanbul Katedrali Sen Espri de (St. Esprit) gerceklesecektir. Festival Kadikoy yakasinin sanatsal barometresi olan CKM de (Caddebostan Kultur Merkezi) gerceklesecek son barok konser ile sona erecektir. Ayrica Istanbul Barok mekanlari gezisi, Barok konusunun aciklamali konferans ve dinletilerine yer verilmistir.
                                                                      
 
 
                                                                       Leyla Pinar – Sanat Yonetmeni
 
                                                                       www.istanbulbaroque.com
 
 
FESTIVAL PROGRAMI
 
30 Nisan 2013, Sali
Yildiz Saray Tiyatrosu nda Barok Saray Muzigi Konseri
Porselen her ne kadar ilk kez Cin de uretilse de Avrupa daki uretimin yayginlasmasi Barok doneme tekabul eder. Barok saraylardaki muzik davetlerinde Meissen porselenlerinde ikramlar yapilirdi. Avrupa daki bu barok tarzi porselenler cok sonralari Yildiz Saray Porselen Fabrikasi nda uretilen calismalarin da esin kaynagi olmustur.
                                                                                              
Konser: Barok Saraylarinin Muzikleri 1
G.F. Handel  Apollo & Daphne Dramatik Kantat HWV 122
 
 
Saati: 19.00, Yeri: Yildiz Saray Tiyatrosu
Istanbul Barok muzik ve sanat yonetmeni Leyla Pinar (klavsen ve org)
Dilruba Bilgi (soprano) ve Caner Akgun (bariton)
Sahne- hareket duzeni, Ali Pinar 
Elise Juska, Ceren Gurkan (kemanlar)-Bulent Kucuk, Amedeo Grazia (violalar)
Burak Ayranci (violonsel ,surekli bas)
 
 
 
 
02 Mayis 2013, Persembe
Divan Siiri Uzerine Seminer ve
Saint Esprit Istanbul Katedrali nde Org Konseri
Konser:Org ve Kontratenor konseri
Saati:20.00 Yeri: Saint Esprit Katedrali.
Matteo El Khodr (kontratenor), Kaan Buldular (kontratenor)
Istanbul Barok, Leyla Pinar (org),
Handel, Vivaldi, J.Fichere, Pergolesi (kantat ,duet, tokkata, passakay, aryalar)
 
 
Osmanli da Barok Divan Edebiyatidir. Divan Edebiyati paralelinde Osmanli Barok Muzikleri de gorulmektedir. Ornegin Hafiz Post, Tamburi Mustafa Cavus ve ayni zamanlarda Vivaldi nin 4 mevsimi besteleniyordu. Avrupa da Albinoniler, Bachlar ve niceleri bu doneme isimlerini yazdirirken zaman ve mekani da beraberinde degistirdiler. Ayni donemde Istanbul da Nesimi, Nedim, Nef i eserler uretti. Istanbul Barok Festivali sanat tarihindeki bu seyrin tanıgı olmak icin  mutevazi bir sanat dokunusu hazirladi. Davetlisiniz…
 
Programimiz divan Edebiyati uzerine bir seminerle baslayacak, ardindan bu donemin onemli sairlerinin eserlerinden olusacak bir siir dinletisi ve Istanbul Barok un verecegi konserle devam edecek…
  
Soylesi ve Siir Dinletisi: Osmanli da Barok donem Edebiyati: Divan Siiri
  
Saati: 18.30 Yeri: Saint Esprit Katedrali (Harbiye)
 
Tiyatro Sanatcisi Altan Gordum
 
Gezi: Katedral ve altindaki kabristan gezisi
 
Saati:19.15 Yeri: Saint Esprit Katedrali.
 
  
04 Mayis 2013, Cumartesi
Barok Mekanlar Turu
Kesfedilemeyecek kadar engin bir cografyadir Istanbul… Istanbul daki Barok mimari de kesfedilmeyi bekleyen hazinelerden biridir… Istanbul Barok festivali icin hazirladigimiz cok ozel bu gezide bilinmeyen yonleriyle Barok mimarisinin cesitli mimari yuzlerini goreceksiniz. Mimar Sinan dan sonra ve Balyanlara dek uzanan bir cizgide donemin en seckin eserleriyle  tanisacaksiniz.
 
Bulusma Yeri 1: Taksim AKM Onu Saati: 09:00
Bulusma Yeri 2: Kadıkoy Saati: 09:30
 
Gezi: Eski Istanbul da Barok Mekanlar
Guzergah : Uskudar Ayazma Camii, Beylerbeyi Camii, Ortakoy Buyuk Mecidiye Camii, Yildiz Kucuk Mecidiye Camii, Laleli Camii, Nuru Osmaniye Camii.
 
 
 
05 Mayis 2013, Pazar
Barok Seminer Leyla Pinar
Sevil Arslan -dinleti, (barok sarkilar) ve
Galata da Barok Yuruyusu
Galata Avrupa nin Istanbul daki aynasidir… Avrupa da yasanan mimari ve sanat gelismelerinin Istanbul a ilk geldigi yer Galata Limani olmustur. Avrupa da Barok bir mimari uslup olarak ortaya ciktiginda bunun İstanbul da yansimalari oldu. Bu kisa turumuzda Galata da gerek Barok donem olarak adlandirilan 17.yuzyilda insa edilen mimari mekanlar gerekse de bu etkiyle yapilmis bazi eserleri kesfe cikiyoruz.
Galata Mevlevihanesi, Nusretiye Camii, Tophane Meydan Cesmesi,  Turk Ortodoks Patrikhanesi, Ermeni Surp Krikor Lusavoric Kilisesi, Sen Benoit Fransiz Okulu, Kemankes Mustafa Pasa Camii, Galata Bedesteni,  Arap Camii, Yanik Kapi, Sen Piyer Hani, Podesta Binası, Sen Piyer ve Pol Kilisesi…
Seminer: “Avrupa ve Osmanli Barok u ve Istanbul a Yansimalariâ€
Saati: 10.30-11.45 Yeri: Bahar Korcan Atolyesi.
Gezi: Galata semtindeki Barok donem yapilarinin kesfi
Saati: 13.30-17.00
 
 
 
07 Mayis 2013, Sali
Istanbul Orglari Turu
Muzigin tinilari esliginde bir tura hic katildiniz mi? Orglarin tus seslerini duyacaginiz, kiliselerin los ama bir o kadar mistik atmosferi icinde tarihin derinliklerine dogru muzik sesleriyle akacaginiz bir gezi hazirladik. Istanbul un bilinmeyen bir hazinesini bu geziyle kesfedecek ruhun gidasi olan muzikle zenginleseceksiniz. Bu olagan disi gezimizde Leyla Pinar Istanbul ve Orglari kitabinda yer alan, orglarin her birinin tarihcelerini ve teknik ozelliklerini uzerinde gostererek anlatacaktir. Ayrica bu orglarin ustunde kisa parcalar yorumlayarak her bir orgun tinisal ozelliklerini de gosterecektir. St. Antoine Kilisesi nde konser gibi daha uzun bir dinleti olabilir.  Boylelikle katilimcilar, tipki bir kilise konserinde oldugu gibi orgun sesini asagidan deneyimleyebilir.
  
Bulusma Yeri 1: Kadıkoy Saati: 09:00
Bulusma Yeri 2: Taksim AKM Onu Saati: 09:30
 
Gezi: Istanbul da orglarin turu
Guzergah: St. Esprit Kilisesi (Harbiye), Antoine Katolik Kilisesi, Keldani Katolik Kilisesi, Santa Maria Draperis, St. Louis de Francis Kilisesi, Kirim Ä°ngiliz Protestan Kilisesi, Galata Pierre ve St. Paul Kilisesi.
 
 
08 Mayis 2013, Carsamba
 
CKM de Barok Saray Muzigi
 
Konser: “Osmanli ve Avrupa Saraylarindan Barok Muzikler † 
Saati: 20.00 Yeri: CKM (Caddebostan Kultur Merkezi A Salonu)
Istanbul Barok, Leyla Pinar (org ve klavsen), Kaan Buldular (kontratenor), Reyhan Ä°llez (tanbur), Bulent Kucuk (viyola)
 
 
 
 
 
 
 
                                                                             

6 Mayıs 2013 Pazartesi


Müzik Öğretimi Teknolojisi ve Materyal Geliştirme
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27


'Kitap; Eğitim Fakülteleri İlköğretim Sınıf Öğretmenliği Bölümü, Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Öğrencileri ile bu alanlarda eğitimciler için düşünülmüştür.
Ayrıca; çalgı dersi veren, müzik kuramları anlatan, korolar yöneten müzisyenler için de yararlı olabilecek niteliktedir.
Eğitim; insanın dış çevre yardımı ile asıl belirleyicileri olan iç dinamikleriyle kendince oluşturduğu, gözlenebilen ve gözlenemeyen (içsel) davranış örgüleridir. Bu davranış örgülerinin içerikleri ise, insanı insan yapan değerlerdir. Öğretim teknolojisi ve öğretim materyalleri bireye iyi insan-iyi vatandaş değerlerinin öğretilmesi, içselleştirilmesi ve olabildiğince gözlenebilir davranışlara dönüştürülmesinde yardımcı olabiliyorsa değer kazanabilir. Öğretim süreçlerinin ve bilgi destekli deneyimlerinin, materyaller aracılığı ile yaratıcılığa ve üretime dönük olarak sürdürülmesi insanı biçimlendirir. Müzik sanatı, öğretim teknolojileri, işe koşulan materyaller... hepsi insanı oluşturabilmek için araç konumundadırlar.Sonuçta bizler, 'insan' yetiştirmiş olmayı umabilmeliyiz.'
Edip Günay




Müzik Üzerine Düşünmek
Ayhan Erol
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27

Müzikoloji, etnomüzikoloji, kültürel çalışmalar ve popüler müzik incelemelerinin ilgi alanına giren daha çok da bu disipliner eğilimleri çaprazlama kesen sorunlar, burada yer alan yazıların ana odağını oluşturuyor. Başka bir deyişle bu kitapta yer alan çalışmaların tümü, söz konusu alanların "bağlamsal bütünleşmesinin" hatırı sayılır etkisiyle evrilen interdisipliner bir çalışma tarzının sonuçlarını yansıtıyor. Amaç; kimi zaman kabaca ve aşırı basitleştirilerek dile getirilen bir genelleme ile "kültür-sanat" konusu olarak görülen kimi zaman da "bir bütün olarak dünya" perspektiflerinin araştırma alanına sıkışan müzik incelemesine gereken ilgiyi vermek. Böylece müziği profesyonel bir tercih olarak belirlemiş eğitimci, müzisyen, besteci, şarkıcı vb. ile bu alanlarda öğrenim gören öğrencilerin doğrudan yararlanacağı bir kaynak sunmak. Ancak hemen söylemek gerekir ki kitapta yer alan yazılar farklı müzik türlerine ilgi gösteren müzikseverlerin bu ilgilerini bir yandan besleyen diğer yandan da "öteki" müziklere karşı yargılarını yeniden gözden geçirmeye sevkedecek türden. Dolayısıyla buradaki temel amaçlardan biri de; okuyucuların kendi müzik kavrayışlarını gözden geçirmelerini sağlamak ve kitap içinde yer alan benim yaklaşımlarım da dahil olmak üzere, başkalarının müzik kavrayışlarını kabul ya da reddetmek yireni, kendi söylemlerini hareket noktası yaparak 'refleksif' bir tutum geliştirmelerine 'aracı' olmaktır.



Popüler Müziği Anlamak
Yazan: Ayhan Erol
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27



Popüler müziği kültürel kimlik bağlamında anlamaya çalışmak, popüler müziğin kültürel kimliğe, kültürel kimliğin de popüler müziğe ne verdiğini ve birbirlerini "nasıl" güçlendirdiğini sormak demektir. Kültürel kimlik, 'ölçeği ve niteliği ne olursa olsun toplulukları birbirinden ayıran öğelerin bileşimi'dir. Bu aynı zamanda "kültürel farklılık" temeline göre biraraya gelmiş grupların, ayırdedilme, karşı olma ya da kendisi olma arzusu ile geliştirdiği bir aidiyet bilincidir.
Bu çalışma popüler müzikte anlamı, kollektivitenin sınırları içinde üretilen bir ürün olarak ele alır. Bu yaklaşımla kültürel kimliği oluşturan, pekiştiren, dönüştüren birikimi "anlamaya" yardımcı olacak kavramsal çözümlemeler yapar ve bunların etkin kullanıldığı bir kuramsal çerçeve önerir. Kitabın son bölümünde bu çerçeve Türkiye'deki popüler müzik bağlamında ele alınır. Böylece resmi politik söylemde törpülenen, yasaklanan; seçkinci ya da gelenekçi söylemde sövülen ve kolayca ideal tartışmasına çekilen arabesk, farklı kültürel kimliklere sahip insanların 'birlik' olmadan 'beraberlik'lerine, dolayısıyla da benzer popüler deneyimlerine karşılık verecek esneklikte sahip çıkan bir popüler müzik olarak kabul edilir.




4 Nisan 2013 Perşembe



                        MÜZİK BİLİM’DEN “HABERSİZ” MÜZİK YAZARLARI
                                        Vural Yıldırım-Müzikbilimci                                                                                   

Müzik ile ilgili her yazı, ilgi alanım olduğu için dikkatimi çeker. Müzik, önceleri benim için dinlenme-eğlenme aracı iken, şimdi; mesleğimin parçası, çalışmalarımın “nesnesi” haline geldi. Müzik yazıları da artık daha bir önem kazandı.

Yazılan her yazı süreç içinde tarihe mal oluyor.  “iyi” olması, “kötü” olması dışında tarihi belge niteliği her müzik yazısını önemli kılıyor. Müzik bilimci bu nedenle tarih konusunda hassas olmalıdır. Çünkü müziği müzisyenler yaparken, müzik tarihini müzik bilimciler yazmaktalar. Yazılar sonuçta literatürü oluşturarak  tarihin seyrine etki etmekteler.

Sayın Kemal Küçük’ün yazısını ( “Müzikbilimsiz Müziğimiz” Milliyet Sanat, Nisan: 2005) okuduğumda hem üzüldüm, hem de sevindim. Romantik Dönem etkileri taşıyan girişin ardından ilerleyen satırlarda “bilimselliğe” yönelerek temeli olmayan yargılara varıyor. Bundan iki yüz yıl sonra sayın Küçük’ün yazısını okuyanlar, Türkiye’de adı geçen kitaptan (Türk Beşleri) ve bölümden (Kocaeli Üniversitesi GSF Müzikoloji)  başka müzikbilim çalışmaları olmadığı kanısına varabilirler. Bu yazı farkında olmadan tarihe Malolup, önemli çalışmaların üstünü örtecektir. Eleştiri düşüncesi beni sevindirirken, yanlişlıkların ve ön yargıların çokluğu üzdü. Bu nedenle yazının sorgulanması ve sorunsallaştırılması gereğinin müzikoloji (müzik bilim) için de yararlı olacağını düşündüm.

Sayın Küçük, yazısının daha başlangıcında “…düşünce sahibi olmadan önce bilgi sahibi olmaya ihtiyacımız var” diyor. Düşünce öznenin bir düşünme etkinliğidir ve bilgi üretiminin kökeni bu etkinliğe dayanır. “Bir gecede ‘müzikoloji’ye” dönüşen bölümlerden söz ederken, “gülen bir okul” diye söz ettiği okulun bölümünün nasıl “müzikoloji”ye dönüştüğünden haberdar mı? Bu okuldaki kadroların müzikoloji formasyonundan gelip gelmediklerinden haberdar mı? “Alaturka-alafranga, saray müziği-halk müziği, ulusal müzik-evrensel müzik gibi sonu gelmez tartışmaların, giderek üretimsizliğin ve sanatsal yetersizliğin kaynağına dönüşmesinde, müzikbilim çalışmalarının eksikliği yatıyor” yargısını verirken sayın Küçük nasıl bir bilimsel - istatiki çalışma yapmıştır? “Dünyanın en renkli ve eski halk müziği mirası üzerinde oturmamıza…” diye başlayan cümlesi, sadece etnosantrik bir bakış açısıdır ve bilimsellikle çelişir.

“Müzikbilimsel yetersizlikten” kastettiği nedir? Anlayamadım. Eğer  vurgulanmak istenen müzik bilimcinin entelektüel olması ise buna katılmamak mümkün değil.
Müzikoloji tanımının verilmeye çalışıldığı yazı, müzikolojinin sadece bir yönünü ele alarak kısır bir tanım ile geçiştirilmiş. Bestecilik ve icracılığı müzikoloji dışında tutma nedeni bu iki alanın elitist yaklaşımı diye düşünüyorum. Bilim snob ve elitist tavırlarla ilerleme sağlayamaz. Kaldı ki müzikoloji-etnomüzikoloji adına yapılan tanımlamalar neredeyse elli yıl öncesine ait. Aradan geçen yıllarda müzikoloji ve etnomüzikoloji –şimdi hepsi müzik bilimleri adı ile de söyleniyor- cephesinde hiç mi gelişme olmadı? Sayın Küçük, etnomüzikolojiyi tanımlarken modernist bir bakış açısının gölgesinden kurtulamıyor.

Ahmet Adnan Saygun’dan ve derleme çalışmalarından bahsedilirken sanki daha önce böyle çalışmalar yokmuş gibi davranılması, bilimin sorgulanabilme ve objektif olma özelliklerine ters düşüyor. “Müzik  teorisi konusunda yetersiz müzikologlarımız”dan kastettiği nedir? Böyle bir yetersizlik ölçülmüş mü? Yetersizlik söz konusu ise, yeterlilik veren kurum ve akademisyenler mi bu yazı ile sorgulanıyor? Kaldı ki yeterliliğin ölçüsü olarak verilen temel dersler (armoni, form bilgisi vb.) zaten her bölümde okutulan derslerdir. Fakat bu dersleri, ağırlıklı olarak müzikoloji bölümü değil kompozisyon bölümü verir. Müzikolog birçok disiplinle  ortak çalışma yapar. Yetersiz olduğu konuda ise ilgili alandan yardım alır. Böyle çalışmalar her disiplinde vardır. Artık bu tür çalışmalara bileşke çalışmalar denip, müzikolojiye ise bileşke bilim denilmektedir.

Sayın Küçük yazısının son paragrafında Türkiye’de müzikoloji çalışmalarının yeterli olmadığını, 1976 yılında kurumsallaşan müzikoloji bölümü ve ardıllarının ülkemiz müzik alanına katkı sağlamadığını ısrarla vurguluyor. Ardından tanıtımını yaptığı kitabın yazarını bir “müzikoloji mesihi” gibi öne sürüp yazdığı kitabı ise “müzikolojinin kutsal kitabı” imiş gibi göstermeye çalışıyor.

Müzikoloji Türkiye’de yüz yılı aşkın bir zamandır sürmekte ve hatta çok öncelere dayanmaktadır. Bu alanda yüzlerce kitap ve makale yazılmış, konferanslar verilmiş, sempozyumlar yapılmıştır. Türkiye’de müzikoloji, adı geçen kitap yazarı sayın Yılmaz Aydın’ın ülkesine dönmeden önce önemli bir yol kat etmiştir. Kendisinin yaptığı çalışmalar ve yazdığı kitap müzikoloji için önemli bir boşluğu dolduracaktır. Buna hiç şüphemiz yok. Dediğim gibi yalnızca küçük bir boşluğu dolduracaktır. Müzikoloji alanının tamamını kapsamayacaktır. Kaldı ki “gülen bir okul ve ‘kitap diye tanıtılan bölüm ve kitap müzikoloji ekollerinden bir tanesi bazında çalışmaktadır. Yani Alman Ekolü ile. Sanırım sayın Küçük bu ayrıntıyı gözardı ediyor. Ayrıca önemli bir konuda Türk Beşleri tanımlamasının hiçbir bilimsel gerekçesi yoktur. Bu guruplama tesadüfidir.

Ben sayın Küçük’e eleştirilerinden ötürü teşekkür ediyorum Böylece müzikolojinin ve literatürünün önemi bir kez daha ortaya çıktı. Fakat kendisi bu alana biraz daha yakın olursa yapılan çalışmaları tek boyutlu görmeye son verir.
Aslında sorgulanması gereken bir kitap ve bölüm tanıtma uğruna yıllarca süren müzikoloji çalışmalarının göz ardı edilmesi.





17 Mart 2013 Pazar

TEMEL BESTELEME MALZEMELERİYLE ÇAĞDAŞ MÜZİK


Yazan: Seyit Yöre
Bağlam Yayınları Müzik Bilimleri Dizisi
Editör: Vural yıldırım




                    Sessiz Bir Çığlıktır Hakan Ali Toker Ritüellerin gündelik yaşamdan koparak, kamusal alan dışına çıkmasıyla birlikte müzi...