Ana içeriğe atla

Kayıtlar

GEZGİN Muzaffer ÖZDEMİR Muzaffer özdemir-Gezgin Yazarın Gezgin adlı çalışmasını severek okudum. Kitabın içerik ve dil açısından naif olarak görünmesine rağmen, derinliği olan ve sofistike bir çalışma olduğu okura hissettirilmeden verilmeye çalışılmış. Bu nedenle akıcılığı sağlanarak zevkle okunur hale getirilmiş. Anadolu'nun, Anadolu Kültürü'nün ve ozanlık geleneğinin çok net ve adap-erkan mantığı çerçevesinde sunulması, ayrıca bir başka başarı olarak düşünülebilir. Kitap içeriğinin yeniden yeniden okunduğunda, çok net olarak tarihsel derinliğe ve folklorik değerlere göndermelerde bulunduğu görülür. Edebiyat, tasavvuf, felsefe ve etnomüzikolojik alanlarda bir yardımcı kaynak özelliği taşıyan kitabı, ilgililerce beğenileceğini umuyorum.  Vural Yıldırım- Müzikbilimci "Başının üzerinde gökyüzü geniş ve lekesizdi soluk soluğa giden atının burun deliklerinden çıkan nemli sıcaklık çarpıyordu yüzüne. Atının sert soluklarını eyerin yumuşak yumuşak gıcırtısını
MÜZİKTEN SÖZE-MELİHA DOĞUDUYAL Sanatçının seçme yazılarından oluşan bu kitap, sizleri, bir yandan müzik dünyasında renkli ve 'çok sesli' bir yolculuğa çıkartırken, bir yandan da yaşamı müzikle anlamlandırmak için yollara düşen bestecilerin yoran, yıkan, 'öldürmüyorsa güçlü kılan' tüm sınavlardan geçtiği yaratma serüvenlerine tanıklık ettiriyor. Müzikten Söze, müziğe sözün, düşüncelere müziğin karıştığı temaların örgüsü içinde hayal gücümüzü genişletmek, müziği daha iyi anlamak ve onunla hayatımızı zenginleştirmek için bir davet; sesle düşünmeye davet. Müzikten Söze yalnızca müzikle uğraşanların değil, entelektüel olarak meraklı, yeniliklere açık, estetiğe duyarlı ve farklı müzik türlerindeki yaratılarla tanışmak ve yaratıcılarının gizli dünyasını keşfetmek isteyen herkesin ilgisini çekecek bir kitap. DİZİ EDİTÖRÜ: Vural YILDIRIM Yayınevi: Bağlam Yayıncılık
24 Aralık 2016 Piyano Resitali Eren Aydoğan – Piyano Resitali Program :  Frederic Chopin- Impromptu no.2 op.36 Cesar Franck – Prelude, Choral et Fugue Ara Robert Schumann- Carnaval op.9 Yer :  Aynalı Geçit – Meşrutiyet caddesi , avrupa pasajı K:2 Beyoğlu Tarih :  24 Aralık 2016 – cumartesi 16:00 Detaylı bilgi ve rezervasyon :  444 54 18 Programda ayrıca değerli müzik yazarı Aydın Büke’nin bir söyleşisi olacaktır.
Müziğin Öncüleri Müzik tarihi dediğimizde aklımıza, yayınlardan edindiğimiz bilgilerin çerçevesindeki olaylar gelir. Tarih, yazılanların bize sunduğu, “taraflı” belgelerin derlendiği derin ve geniş alanın sadece bir boyutudur. Müzik tarihinde yazılanların yanında, seslendirilenler de olduğu için bazen yorum kısmını bizler yapma şansına sahibiz. Tıpkı Şeref Bigalı’nın resimleri hakkında konuşma, yorum yapma özgürlüğümüzün olması gibi. Nasıl bir yorum yaparsak yapalım, bazı eserler, besteciler, olaylar tüm çıplaklığı ile karşımızda durur. Bunlardan biri şüphesiz Dimitri Şostakoviç’tir. Kendisi ile ilgili müzikoloji ve siyasi alanda çeşitli yorumlar yapılmış ve tarih sahnesinde kendine özgü bir gizem yaratmıştır. 20. yüzyılın önemli bestecisi Şostakoviç (1906-1975) ölümünden sonra değeri anlaşılan, eserleri seslendirilen, müzikoloji alanında araştırmalara konu olan Rus bestecileri içinde en çok tartışılan isimdir. Bunca tartışma konusu nasıl yaratılıyor? Nasıl oluyor da hala gize
MÜZİKOLOJİ HAKKINDA Sanat alanlarında çalışma yapanların en önemli sıkıntısı, kendilerini konumlandıracakları yerlerle ilgilidir. Bu aynı zamanda sanatçıların entelektüel düzeylerini de belirleyici bir rol oynar. Her sanatçı aslında alanının merkezinde olmayı ve olmaya çalışmayı kendine şiar edinmiştir. Müzik alanını, ünlü filozof Schopenhauer, sanatların en üstünde olarak tanımlar ve bunun gerekçelerini kendine göre belirtir. Ressamlar ise müziğin minör düzeyde sesler ve renkler ilişkisi olduğunu savunurlar. Edebiyatçılar, ses, tını ve tonlamanın iki sanat alanında paralel olduğunun belirtir. Hatta Yahya Kemal Beyatlı daha ileri giderek müzik ve şiiri aynı kategoride tanımlamıştır. Yazdığı Hayâl Beste, Kar Mûsikîleri, Mohaç Türküsü vb. eserleri müziğe göndermeler olarak da kabul edilebilir. Müziğin bu kadar ilgi çekmesinin altında yatan gerçekliği aslında tam olarak açıklamak mümkün değildir. Sanırım bu kadar kolay tüketilen ve bir o kadar da sevilen, sanat olarak  ta
KENTE DAİR "Sanayi Devrimi ve kapitalizmin gelişimi kentlerin üretim ve bölüşüm ilişkilerine göre şekillenmesine neden olmuştur. Ancak bu şekillenme kapitalist sistemin ihtiyaçlarına göre değişkenlik göstermektedir. Zira kapitalist sistemin yaşadığı krizler, kapitalizmin kente ilişkin tek bir algısı olmadığını göstermektedir. 1929’da yaşanan krizde Keynesyen politikalarla devlet destekli yapılanışa giden kapi talizm, emeğin yeniden üretimi, kitlesel üretim ve tüketim odaklı mekânsal örgütlenmelere giderek, kapitalizm sürdürülebilirliğini sağlamışken, 1970’lerde yaşanan krizden sonra ise neo-liberal politikalarla sermaye odaklı olarak kentsel mekânda yapılanışa giderek krizden çıkmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda, günümüz dünyasındaki mekânsal örgütlenmeleri kapitalist sistemin etkileri üzerinden yorumlamak gerekmektedir. Buna göre mevcut üretim tekniği olan postfordist üretim tekniğinin etkisi ile postmodernist yapılanmalar, kapitalizmin mekânsal örgütlenmelerini belirlemektedir. K
SELANİK YAHUDİLERİ "1856 - 1919 yılları arasında Selanik tarihinin en fırtınalı dönemi yaşanmıştır. Önemli ama gelişmemiş bir Osmanlı kenti olan Selanik, bu dönemin ilk otuz yılında, son derece önemli ekonomik, demografik, kültürel ve toplumsal gelişmelerin eşiğine girmiştir. Şehir ikinci otuz yılda ise Makedonya’daki halkların ulusal bağımsızlık savaşımları sırasında siyasal ve askerî çatışmaların odağı olmuştur. Bu  çerçevede bölgede oluşan yeni devletlere nüfûzlarını kabul ettirmeye çalışan Büyük Devletler arasındaki rekabet, Selanik’in Yunan egemenliğine geçmesine dek, bir dünya kenti haline gelmesi sonucunu doğurmuştur. Aynı dönem süresinde, sözü edilen sürece Yahudilerin katılımı özgün bir toplumun varlığını kanıtlar; bu ise Selanik’in tarihsel gelişiminden soyutlanamaz." RENA MOLHO