Ağıtlar; Müzikal
Hafızamız
Toplumsal belleğimizin en önemli unsurlarından olan sözel
kültür içinde müzik önemli bir yer tutar.
Müzik folklor alanında türkü, ağıt halk müziği gibi adlandırmalar ile
bilinse de yaygın olanı türkü kavramıdır. Türküler bizim manevi değerlerimizin
melodik ifadesidir. Türküler her ne kadar bizim yöresel kültürümüzle özdeşleşse
de, zaman içinde yayılması nedeniyle, farklı biçimlere bir başka değişle
varyantlara, tavırlara, biçemlere bürünebilir. Böylelikle yöreselden çok daha
geniş coğrafi alanlara yayılarak varlıklarını sürdürürler.
Halk müziğimizin en önemli unsurlarından olan ağıtlar,
toplumun tüm travmatik inceliklerini bünyesinde barındırır. Ağıtlar bizim halk
kültürünün psişik kodlarını çözmemize yardımcı olur. Ağıtları halk müziğinde
diğerlerinden ayıran en önemli nokta budur. Ağıtlar kadim zamanlardan beri, her
kültürün vazgeçilmez ve belirleyici müziğidir. Hristiyanlık kültüründe Requiem olarak bilinir. Requiem aynı
zamanda müzikal kompozisyonların adlandırılmasıdır.
Ağıtlar konusunda farklı kültürlerin ortaya çıkardığı
müzikal metinler, kitaplaştırılmıştır. İbranilerin bilinen en eski ağıt kitabı Eykah’tır. Mezmurlar’ın içeriğinde de ağıtlar yer almaktadır. Türk
kültür tarihinde ağıtlar, İslamiyet öncesi Sagu,
Divan Edebiyatında ise Mersiye olarak
bilinir. Yüzyıllarca süren gelenek içinde ağıtlar ne şekilde adlandırılırsa
adlandırılsın, elimizde olan belgelere baktığımızda binlerce ağıt repertuvarına
sahip olduğumuzu görürüz. Ağıtlar müzikolojinin, etnomüzikolojinin ve folklor
alanının her zaman ilgi odağı olmuştur.
Yaptığı araştırmalar ile dikkat çeken Ömer Faruk Yaldızkaya Türkmen Ağıtları adlı kitabı ile önemli
bir boşluğu dolduracak başvuru kaynağını bizlere sunmuştur. Sayın Yaldızkaya’nın
uzun ve zahmetli bir çalışması sonunda ortaya çıkan Türkmen Ağıtları bu alanda çalışacak yerli ve yabancı
araştırmacılara yol gösterici niteliktedir. Emirdağ Yöresinin sözel
hafızasından ortaya çıkan bu müzikal repertuar, bilimsel sınıflandırma ile
kitaplaştırılmış ve literatürde hak ettiği yeri almıştır. Umarız bu ve buna
benzer çalışmalar çoğalarak kültürel hafızamızın zenginliği yok olmadan
arşivlenir. Kültür deryamızın her damlasının buhar olup uçmadan
değerlendirilmesi ancak böyle nitelikli çalışmalarla başarılabilir.
Elimizdeki Kitabın gönüllü kahramanı Ömer Faruk Yaldızkaya’yı
tekrar kutluyor, bundan sonraki çalışmalarında başarılar diliyorum.
Vural yıldırım
Etnomüzikolog
Yorumlar
Yorum Gönder