Flüt- Arp Konseri Nihan Atalay, flüt Yonca Atar, arp Yer: Sulukule Sanat Akademisi Tarih: 20ARALIK2015 Saat: 13:00 ÜCRETSİZ Nihan ATALAY İstanbul’da doğan sanatçı, flüt eğitimine Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Prof. Mükerrem Berk ile başladı. 1998 yılında konservatuvardan mezun olduktan sonra Fransız Hükümeti’nden almış olduğu sanat bursuyla Lyon Devlet Konservatuarı’na kabul edildi ve aynı konservatuvardan pekiyi derece ile mezun oldu. İsviçre Hükümetinin verdiği artistik bursa layık görülerek 2002 yılında Lozan Konservatuvarı Yüksek devresine kabul edildi. Ünlü Fransiz flütist José-Daniel Castellon’un sınıfında konsertistlik ve pedagoji bölümlerinde eğitim gördü ve üstün başarıyla mezun oldu. Barok müziğe olan ilgisi Nihan Atalay’ı Cenevre ve Basel Konservatuvarları Yüksek Devrelerinde, Barok Müzik Bolümlerinde Lisans sonrası çalışmalarına yönlendirdi. Ünlü Barok flüt sanatçıları Mar
Kayıtlar
2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
LUCiANO POMPiLiO-Gitar Konseri İtalyan gitar sanatçısı Luciano Pompilio 1990 da Foggia Giordano konservatuarını Mileto, Marcotulli ve Palamidessi ile çalışarak başarıyla bitirdikten sonra çeşitli ustalarla seminerlere katıldı. Aynı zamanda Bologna Üniversitesi’nde yüksek derece yapan sanatçı daha sonra solo ve oda müziği çalışmalarına başladı. Caputo ile kurduğu ikili 15 defa birincilik kazanarak, sanatçılara çok büyük başarılar getirdi. Avrupa ve Amerika kıtasında verdiği konserlerle adını duyuran sanatçı daha sonra Roma Sanat Akademisi’nde konser solistliği alanında çalışma yaptı. RAI 3 TV başta olmak üzere Ukrayna ve Fransa’da TV istasyonlarına konuk oldu. Polonya, Almanya, Amerika ve Kore’de masterclasslar verdi. Sanatçı bugüne dek 6 CD yapmıştır. Luciano Pompilio Manfredonia Gitar Festivali’nin ve St. Giovanni Rotondo Oda Müziği Serisinin direktörlüğünü yapmakta, aynı zamanda Foggia Umberto Giordano Konservatuarı’nda gitar öğretme
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
6.Uluslararası İstanbul Opera Festivali 8-18 Haziran 2015 tarihleri arasında Başlıyor! Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen 6. Uluslararası İstanbul Opera Festivali W. A. Mozart’ın ünlü operası “Saraydan Kız Kaçırma” ile açılacak. Eser; 8-9 Haziran 2015, Pazartesi ve salı akşamı, İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından, İstanbul Arkeoloji Müzesi Bahçesi’nde sahnelenecek. Türk-Osmanlı kültür ve sanatından etkilenilerek 16. yüzyılda Batı Avrupa’da ortaya çıkan Turquerie akımının en güzel örneklerinden biri olan ve Mozart’ın Mehter Marşı ritimlerinden etkilenerek bestelediği eseri Yekta Kara sahneye koyuyor.
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
GİTARİST Erhan BAYLADI Bu kitabı kimler okumalı?.. -Her istediğini rahatça elde edebilen, ergenlikten delikanlılığa doğru yol alan çocuklar okumalı. -İstendiğinde her şeyin üstesinden nasıl gelinebileceğini öğrenmek isteyenler okumalı. -Müzikle hayatını idame ettirmeye niyetlenen gençler okumalı. -Müzik hayatıyla, sevdiği kızın arasında kalan gencin başından geçenleri öğrenmek isteyenler okumalı. -Gerçek tutkunun ne demek olduğunu öğrenmek isteyenler okumalı. -68'li yıllarla, 70'li yıllardaki Beyoğlu'nu daha iyi tanımak isteyenler okumalı. Bu kitabı okuyanlar; insanlar hakkında peşin hükümlü olmamayı öğrenecekler…
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yasemin Lumalı-Sanatçı 1994 yılında İzmir 100 ncü Yıl Olgunlaşma Enstitüsü’nün Stilistik ve Modelistlik Bölümü’nde eğitim aldığım sırada Modernizasyon dersimizden çok keyif almıştım. Anadolu'nun en eski geleneksel el sanatlarından olan Şile Bezi ve Yazma kumaşlarını beğenmemin yanı sıra onlara her baktığımda çocukluğuma dönerim. Çocukluğumda annem kendisine, bana ve kardeşime elbiseler dikerdi Şile Bezi ile. Yazma’yı giysi kenarlarına aksesuar olarak kullanırdı. İlk dikiş bilgi ve becerimi annemden öğrendim. Annemin vefatı ardından yaşadığım derin acı ve ona duyduğum özlemle giysi tasarımlar ımın üretim dönemi, birbirlerine aşık olup evlenen anne ve babamın aşklarına gönderme yaptığım ‘Aşk’ teması ile başladı. Giysilerde yer alan el dikişi olan karanfil motifi ile, annemin ardından çok kısa bir sürede vefat eden babama atıfta bulundum. Babam, anneme tüm özel günlerde bir buket karanfil verirdi. Böylesine güzel ve özel kumaşlarımızın kullanım açısından kaybolmaya
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Plastik sanatlar ve Müzik Sanat toplumun içinde birey tarafından üretilmesine rağmen, bireyin toplum tarafından kültürleşme süreciyle bilincinin kazanılması, sanatın aynı zamanda “anonim” özelliğini de göz önüne getirir ki bu bireyin ürettiği eserin tam olarak kendisine ait olmadığını da söylemek demektir. Bireyin ürettiği eserin kendisine ve topluma ait olması demek aynı zamanda herhangi bir sanat dalıyla da ilişkili olması demektir. Bir sanatı başka bir sanat dalından ayrı düşünmek doğru değildir. Sanat asla toplumun çelişkilerini yansıtmayan bir görünümde değildir. Belki toplumun anlayamadığı şekilde ürünler veren sanatçılar olabilir ki bunu tırnak içinde kullanmak gerekir. Ama bu toplumun sanatçıyı dışlaması ya da sanatçının toplum dışında olması anlamına gelmez. Sanatçının görüş açısının farklı bir boyutta simgeselleşmesi anlamındadır Bir sanatı farklı bir sanattan soyutlayarak açıklamaya çalışmak bir balığı akvaryumdan ya da denizden soyutlayarak tanımlamaya benzer. Mü
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
MÜZİK - TOPLUM - BİREY* Vural YILDIRIM Giriş Konumuz müzik; çok önemli bir olgu olmalı ki her yıl onu irdelemek için çeşitli oturumlarda sempozyumlarda bir araya geliniyor ve tartışılıyor. -Müziği bu kadar önemli yapan nedir? -Üzerinde önemle duruluyor ve konuşuluyorsa, tezler yazılıyorsa neden hala bir ''ilerleme'', ''düzelme'' yok? -Yıllardır konuşulanlar acaba boşuna mı? Soruları ve sorunları artırabilir, çözüm önerilerini sıralayabiliriz. Nitekim yıllardır böyle yapılıyor. Neden hala bir şeyler yolunda gitmiyor? Müziğin sorunlarını irdelediğimizde karşımıza iki önemli nokta çıkıyor; birincisi toplum bilimsel olgu olarak müziği göremememiz, ikincisi buna bağlı olarak bakış açısında muğlak oluşumuzdur. Müziği yalnızca düzenli sesler, eğlence, ritüel vb. olayların aracı diye düşünürsek baştan yanılmış oluruz. Onu kültürün içinden alıp izole ederek tanımlamaya çalışmak, denizsiz balığı anlatmaya benzer. Müzikbilim Müzik sosyal olgu ve kültür bağ
SUFİ MÜZİĞİ
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
SUFİ MÜZİĞİ Vural YILDIRIM * Her şeye inanıyorsanız, hiçbir şeye inanmıyorsunuz demektir. Sufi sözü 1. KAVVALİ MÜZİĞİ 1.1 Giriş Genel müzik bilimi anlamında müzikoloji, yaklaşık yüz yıldır bilimsel yöntemlerle müziği incelemektedir. Müzikoloji, tüm müzik türleri ve biçimlerinde, profesyonel ve amatör müzik etkinliklerinin üretimi, icrası, dağıtımı ve tüketimi alanlarındaki müzik kültürü süreçleri ve sonuçlarını araştırır, müzik kültürü içindeki işlevsel ve yapısal yasallıkları ortaya çıkarmayı dener, müziğin niteliği için önerilerde bulunur. Müzikolojinin elde ettiği sonuçların, müzik ile din, töre, mitoloji, gelenek vb. toplumsal kurumlarla arasındaki etkileşimi inceleyen müzik sosyolojisi için de zemin hazırlar. Mme de Staël, edebiyat ile din, gelenek, görenek, yasalar arasındaki karşılıklı etkileşimi incelemekle 1 edebiyat sosyolojisinin öncüsü olmuştur. Aynı etkileşiminin edebiyat yerine müziğin konulmasıyla araştırılmasının müzik sosyolojisini ortaya konacağı, kendiliğind
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
MÜZİK-OTOKRASİ-BİLİNÇ Tarkan Koç-Vural Yıldırım Müzik saf özgürlük alanıdır. Müzik doğadan soyutlandığı andan itibaren bizim için olma özelliği kazanır. İnsanın pratik etkinliği sesleri doğadan alıp “enstrümana” hapseder. Müziği üreten, enstrüman kanalıyla doğadan soyutladığı sesleri bir araya getirerek sistematize edip, bunun müzik olduğunu söyleyerek bize dayatır. Biz de onu müzik olarak dinleyip tanımlıyoruz. Aslın da o hiçbir zaman müzik olmuyor. Hem müzik olan hem de olmayan! Bizim için olup, hem müzik olmayan, öyle olduğu söylenen ve aynı zaman da benimle birlikte anlam kazanan müzik, toplumsal bir karaktere bürünüyor. Böylece kendi kaynağın dan (doğadan) onu koparıyor, hapsediyoruz. Bu noktada o bize sunulmuş değil, dayatılmış oluyor. Yani müzik otokratik bir nitelik kazanıyor. Müzik adına üretilenleri hala tartışıyoruz. Oysa müzik kendinden kopartılmış, kendi olmayan konuma itilmiş yabancılaştırılmıştır. 1 Yaşantımızın tamamı bilinçli 2 yada kendiliğinden 3 müzik
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
MÜZİKAL KAVRAMLAR [1] Vural Yıldırım Ortam Müzik kavramları duyguların ifadesinde yetersiz kalır.Tıpkı dildeki kavramların yetersizliği [2] gibi. Yine de anlatmak istediklerimizi kavramlara başvurarak anlatırız. “Kavramlar varolanın anlamına ilişkin çerçevelerdir. Kavramlar varolanı bilmenin temelidir. Kavramlar –insansal bağlamda- yaratma edimine dayalı olarak varolanların ve dış dünyada doğrudan karşılığı olmayan varlıkların varolmasının temelidir. Kavramlar düşünme alanındadır ve varolandan sonradır. Yine kavramlar düşünme alanındadır; ancak kültür nesneleri, insanın yaratma gücü olan varolanlar bakımından da kavramlar varolandan daha öncedir. Kavramlar terim olarak da dildedir. Bu bağlamda kavramlar , her türlü iletişim olanağının temelidir. ...Kavramı kavram yapan en belirgin öznitelik, onun her türlü varolanın kimi zaman oluşabilmesine ama çoğunda bilinebilmesine ilişkin bir çerçeve olmasında kendini göstermektedir.” [3] Müzikoloji yaptığı çalışmalarda soru